You are currently viewing Kur’ân ve sünnete göre suyun hakikati ve çeşitleri

Kur’ân ve sünnete göre suyun hakikati ve çeşitleri

Fıkıh’ta; taharet bahsinde, abdest ve gusül almak için kullanabilinecek suyun çeşitleri olduğundan bahsedilmektedir. Ve şu çeşitleri saymışlardır:

  1. Mâu-l Matar: Yağmur Suyu.
  2. Mâu-l Nahr: Nehir Suyu.
  3. Mâu-l Mahr: Göl Suyu, elbette ki okyanus buna dahil.
  4. Mâu-l Felç: Donmuş Su.
  5. Mâu-l Barat: sabahın erken saatlerinde çıkan Sis/Nem Suyu.
  6. Mâu-l Ayn: yerden çıkan Göz (Kuyu) Suyu.
  7. Mâu-l Zamzam: Zemzem Suyu.

Fıkıh’ta suyun sadece bu yedi çeşidi ele alınmıştır. Fıkıh kitaplarında taharet ya da gusül abdesti hakkındaki, bölümü açtığımızda ilk olarak, her dört mezheb’te de taharet ve gusül abdesti almak için kullanılacak suyun yedi çeşidinin sıralanmış olduğunu görürüz.

Ve onlardan her birinin kendine özgü özellikleri vardır. Bu özellikler ise ya Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) tarafından Sahih Hadis olarak, ya da Kur’ân ayetlerinde geçmektedir. Fakat geçmekte olan başka çeşitleri de mevcuttur, örneğin Mâu-l Racul gibi Erkeğin Suyu yani meni sıvısı. Bu neden anılmadı? Mâu-l Merre: Kadının Suyu, yani kadının menisinden de bahsedilmemiştir. Mâu-l Hacer: Su bahsinde Taşın Suyu, yani taştan çıkan su da zikredilmemiştir. Çoğunlukla tepelerde; çok yükseklerde bulunan bir kayanın ovuğundan çıkan şelale suyu.

Normalde bilim insanları suyu yerin dibinde ararlar örneğin bir vadinin derinliklerinde, fakat tepelerde, ya da bir dağda aramazlar. Buna rağmen çok yükseklerde bulunan kayalıkların içinden durmaksızın buz gibi suların aktığı kayalıklar mevcuttur.

Mâu-l Fakia: Meyve Suyu da vardır. Ya da Mâu-l Nebat: Yani bitki suyu. Bunların her bir türü, özellikleri ve etki alanları ile su konusu bahsinde geçmesi gerekirdi. Bu tür suların etkileri, tüm yaratılanlar arasındaki görevleri, kendilerine has özellikleri anlatılmalıydı. Butün bu unsurlar iyi anlaşılıp, idrak edilmelidir.

Alimler gerçi bu suların çoğundan bahsetmişlerdir. Allahu Teâla örneğin Kur’ân-ı Kerim’de bir çok âyette sudan bahsetmiştir.

“GÖKTEN SU INDIRIP ÖLÜMDEN SONRA YERI ONUNLA DIRILTMESI (ÖLMÜŞ TOPRAĞA ONUNLA HAYAT VERMESI) DE O’NUN (KUDRETINE DELÂLET EDEN)ÂYETLERINDENDIR.”(RUM, 24)

Kur’an’ın başka bir yerine ise şöyle buyurulmaktadır:

“SEN, YERYÜZÜNÜ DE KUPKURU VE ÖLÜ BIR HALDE GÖRÜRSÜN; FAKAT BIZ, ÜZERINE YAĞMUR INDIRDIĞIMIZDE O, KIPIRDANIR, KABARIR VE HER ÇEŞITTEN (VEYA ÇIFTTEN) IÇ AÇICI BITKILER VERIR.” (HACC, 5)

Bahsi geçen bu hareket ise, toprağın altında bulunan bitkilerin büyürken içinde bulundukları toprağı yükselterek çıkmalarının hareketidir. Lakin toprağı hızlandırılmış bir kamera ile gözlemlediğimizde, görürüz ki, bitki büyürken içinden çıktığı toprağı da yukarıya taşır, yükseltir. Toprak bu şekilde yükselir de, yükselir. Bu da hayat ve nebâtin canlılığı ve canlanmasıdır. Bütün bunlar bir durup, düşünmemizi teşvik eder.

Allahu Teâla Kur’ân’ın başka bir yerinde ise şöyle buyurmaktadır:

“O, YERI SIZIN IÇIN DÖŞEK, GÖĞÜ DE BINA YAPAN, GÖKTEN SU INDIRIP ONUNLA SIZE RIZIK OLARAK ÇEŞITLI ÜRÜNLER ÇIKARANDIR. ÖYLEYSE SIZ DE BILE BILE ALLAH’A ORTAKLAR KOŞMAYIN.” (BAKARA, 22)

Demek ki, su tüm canlıların büyümesini ve onunla rızka kavuşmasını sağlar. Bütün canlılar suyu içip yaşar ve büyür, aksi taktirde susuz herşey ölür. Her biri, kuşlar ve tüm hayvanlar, buğday, mısır, gibi tüm bitki ve ekinler, tüm ağaçlar ve onların meyveleri vesaire ölürdü, büyüyüp serpilemezlerdi.

Suyun çeşitlerini araştırmak öğrenmek gerekir. Suyun özellik ve görevlerini; Kudretullah’ın bunların neresinde olduğunu ve toplamını bütüncül bir anlaşıyla kavramak icap eder. Örneğin bir ağacın duvarında yağ olur, bu yağ sudan oluşur. Suda bulunan belirli unsurlar sayesinde su yağdan izole olur, buharlaşır ve havaya karışıp uçar ve geriye sadece yağ kalır. Aynı tuzlu su örneğinde olduğu gibi. Eğer tuzlu bir suyu uzun süre kaynatırsanız, su buharlaşır ve uçar, geriye ise sadece tuz kalır. Ve ardından bu prosedür ile tuz elde edilir. Tuzu ürün olarak elde etmenin bir yöntemi de, onu izole etmekten geçer.

Şimdi gelelim iIk sırada yer alan Mâu-l Matar, yani yağmur suyuna: Yağmur suyunun dogrudan hayat, canlılıkla, rızık, toprağın hareketliliği, bitkilerin canlanıp tüm ihtişamı ile yeşermesi ile bağlantılı olduğunu söylemeliyiz. Şöyle bir bakın bitkilerin parıltısına, toprağın ihtişamına. Onların her biri sevinç içinde yağmur ile mutlu olmaktadırlar. Bir düşünüp bakacak olursak, Allahu Teâla dünyayı ve evreni yarattığından beri su ne bir damla su fazla, ne de azalmıştır, hep aynı miktarda kalmıştır.

Su öylesine bir sirkülasyon sağlar ki örneğin Rusların bir zamanlar içtiği sular kanalizasyon yoluyla toprağa karışır sonra ırmaklara denizlere derken gök yüzüne çekilir ve bulut oluşturur da tekrar dünyanın herhangi bir yerine yağar ve oranın içme suyu olur. Avrupa’ya gelir de Avrupa’nın halkları o sudan içerler.

Biri öldüğünde, ölen kişinin vücudundan öncelikle su buharlaşıp çıkar. Bu çıkan buharlar ise, toplanır ve dolayısıyla bulutlara karışır. Bulutlar ise rüzgarların vesilesiyle bir yerden, diğer bir yere göç edip dururlar. Su nihayetinde yağmur olarak toprağa düşer, yani bize içme suyu, yıkanma suyu vesaire suyu olarak geri dönerler.

Birde acı/tuzlu suyla tatlı suyun durumlarını anlatan ayetleri zikredelim:

“O, BIRININ SUYU LEZZETLI VE TATLI, DIĞERININKI TUZLU VE ACI OLAN IKI DENIZI SALIVERIP ARALARINA DA GÖRÜNMEZ BIR PERDE VE KARIŞMALARINI ÖNLEYICI BIR ENGEL KOYANDIR.” (FÂTIR, 12)

“İKI DENIZ AYNI OLMAZ. ŞU TATLIDIR, SUSUZLUĞU GIDERIR, IÇIMI KOLAYDIR. ŞU ISE TUZLUDUR, ACIDIR. BUNUNLA BERABER HER BIRINDEN TAZE ET YERSINIZ VE TAKINACAĞINIZ SÜS EŞYASI ÇIKARIRSINIZ. ALLAH’IN LÜTFUNDAN ISTEMENIZ VE ŞÜKRETMENIZ IÇIN GEMILERIN ORADA SUYU YARA YARA GITTIĞINI GÖRÜRSÜN.” (FURKÂN, 53)

Fakat bir de iki çeşit su vardır ki, o sular alimler tarafından yeterli derecede fıkıh kitaplarında maalesef yer almamıştır. Onların kaynağı mucizedir. Onlar diğerlerinden ayrıdır. Neden ayrıcalıklı olduklarına gelecek olursak? Bunun sırrı ise şöyle ki: insanlar çoğalır, onlar gibi tüm canlılar da günden güne çoğalırlar! Şu an arzda yedi milyardan fazla insan mevcut ve insandan çok daha fazla çeşitli canlılar mevcut. Allah her gün yenisini yaratmaktadır. Bu bağlamda suyun da artması, daha fazla olması gerekmez mi? Evet bu sular ZEMZEM SUYU ve TAŞ OVUĞU‘NDAN ÇIKAN SUDUR.

Bu ikisinin bilinen bir kaynağı yoktur, apaçık Allah’ın mucizeleridir. Kiyamete kadar bir mucize olarak, durmaksızın akmaya devam edecek olan sulardor.

Allah bizlere adeta şöyle buyurmaktadır: “Bakın sizler suyu yerin dibinde arayıp, pompalama mekanizması ile güçlükle çıkarırken. Bizler size suyu ta tepelerden, bir taşın ovuğundan öylesine çıkartıp akıtıyoruz.” Bu mucizenin bir kaynağı yoktur, sadece öylesine Allah’ın bir mucizesi olarak çıkar. Kaynağı doğrudan KUDRETULLAH’TIR. Allahu Teâla şöyle buyurmaktadır:

“ÇÜNKÜ TAŞ VARDIR KI, IÇINDEN IRMAKLAR FIŞKIRIR. TAŞ VARDIR KI YARILIR DA IÇINDEN SULAR ÇIKAR.” (BAKARA, 74)

“HANI, MÛSÂ KAVMI IÇIN SU DILEMIŞTI. BIZ DE, “ASANI KAYAYA VUR” DEMIŞTIK, BÖYLECE KAYADAN ON IKI PINAR FIŞKIRMIŞ, HER BOY KENDI SU ALACAĞI PINARI BILMIŞTI. “ALLAH’IN RIZKINDAN YIYIN, IÇIN. YALNIZ, ARZDA BOZGUNCULUK YAPARAK FESAT ÇIKARMAYIN” DEMIŞTIK.” (BAKARA, 60)

Allahu Teala Ka’be’yi Kur’an’da anlatmış demek ki bir varlığı bir an için olan bir varlıktan bahsetmiyorsa varlığı Kur’an’ın hükmü baki kaldıkça kalacaktır.

“SEN, YERYÜZÜNÜ DE KUPKURU VE ÖLÜ BIR HALDE GÖRÜRSÜN; FAKAT BIZ, ÜZERINE YAĞMUR INDIRDIĞIMIZDE O, KIPIRDANIR, KABARIR VE HER ÇEŞITTEN (VEYA ÇIFTTEN) IÇ AÇICI BITKILER VERIR.” (HACC, 5)

Bu ayet-i kerime’de madem ki Allahu Teala yağmur ve işlevlerinden bahsetmektedir o halde kıyamete kadar yağmur yağmaya devam edecektir, aksi takdirde Kur’an’ın ifadesi haşa ki gerçek dışı olurdu. Kur’an’da bir şeyin varlığından bahseder de geçmişe dönük olduğunu ifade etmez ise o her an için ta kıyamete kadar geçerlidir. O şeyin bitmesi ve yok olması düşünülemez. Güneş, ay, gece gündüz, rüzgar bulut vesaireler demek ki kıyamete kadar var olacaklardır.

Musa (as) taşa vurunca fişkıran on iki pınar mucizesi sadece onlar içindi, bizler için ise bu gördüğümüz şelalelerdir. Zemzem suyu ise kıyamete kadar mucize suyu olarak anılmaya devam edecektir. Allah’ın ‘icâzı ve mucizesi olan su Zemzem suyu ve taştan çıkan sudur. Kur’an kıyamete kadar geçerlidir o halde bu sular dahi kıyamete kadar kalıcı ve akıcıdırlar. Zira Kur’an’da taştan çıkan sular ayeti değişmeyeceğine göre sular da taşlardan akmaya devam edecektir, yoksa Kur’an an itibariyla ve istikbale dönük doğruyu söylememiş olur ve bu ise imkan ve ihtimal dışıdır.

Taşlardan aşağıya doğru çağlayarak inen şelale suları da iki çeşittir:

  1. Yağmur, buz ve karlardan meydana gelen sular. (Resim Şelale Yahyalı-Derebağ)
  2. Doğrudan taşların içinden çağlayarak akan ve aktıkça da azalmayan sular. Bu sular kıyamete kadar tükenmeyecektir. (Resim Şelale Yahyalı-Kapuzbaşı)

Allahu Teala en Yücedir ve en iyi Bilendir

Seyyid Magdy Dawoud