MAGDAVİYYE HİKMETLER-2
O hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse ona pek büyük bir hayır verilmiş demektir. Bunu ancak sağlıklı düşünen akıl sahipleri anlar. (BAKARA 2/269)
Hikmet 101
Ey beni baskı altına alan,
senin bana hediyelerin sana iflas getirdi!
Ve ey benim haklarımı alıp giden,
Sen beni bununla zengin ettin!
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 102
“Ol der ve oluverir” ile;
Yürümeye alışkın,
Belirli bir kalıpta (şekil),
Yürüyen bir kâinat.
(Her şey O’nda miktarına göredir.)
(Biz her şeyi bir ölçüye göre yarattık.)
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 103
Ey ben!
Sen O’nun dışında sen değilsin;
O’nda ol ki, O’nunla olasın!
Ve “sen ve benden” sakın ki;
O’nun Sevgisinde fani (yok) olasın,
ve O’nun ışığı (Nur’u)
ile göresin!
ve bil ki,
O’nun izni dışında hiçbir şey yok ve her şey O’nadır.
O’nun dışında olan şeylerden sakın ki,
O’na şirk koşmaktan kurtulasın,
ve O’nun rızasına erip O’na yakınlaşasın.
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 104
Oruç tutmak engellemedir,
Ve sevgi bir takiptir.
Kendini engelle ve sev;
O vakit sevilen olursun ve O’nun dışında olmaktan
engellenirsin.
“De ki; eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da
sizi sevsin.”
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 105
Ben Seni sorgusuz seviyorum,
Senin bana bahşettiğin fadlın ile.
Ki ben Senin sevgine düştüm,
Ta ki onda yok olana kadar!
Senin sevginde benim için daha da fazlası var mı,
Onunla Seni daha çok seveceğim?!
Bende daha da çoğalt, çünkü ben Senin sevgine
daha fakirim, Bana sevginin yolunu göster
Senin sevginde!
Bana sevgi kapısını aç;
Çünkü ben Senin sevgi kapın dışında bir kapı
istemiyorum.
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 106
Niyetin sevgisinde O’nun rızası olsun, ve kendini
O’nun rızasından dolayı sevgisinden alıkoyma;
O vakit hem rızasına hem de sevgisine ulaşırsın.
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 107
Subhanehu O’nun sıfat ve isimleri
(O, sıfatları ve isimleri münezzehtir.)
Zatının muradıdır.
Ve tecelli (yansımalar), sıfatlar ile olur, ve O’nun
tecellisi “yarattıklarına” sıfatlar iledir.
(ve Rabbi dağa tecelli edince, dağ yerin dibine
(toprağa) girdi.)
Ama O’nun tecellisi sadece mü’minlerin kalbinedir.
(Ne göklerim ne de yerim Beni (tecellimi)
kaldırabilirler.
Beni ancak mü’min kulumun kalbi kaldırabilir.)
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 108
Kötülüklerden uzaklaşıp iyilikleri yaparak nefsine
bencil ol (nefsini sev)!
Yoksa ona düşmansın demektir!
Ona nasihat et ve onu hesap et ki, kendini
kötülüklerden koruyabilesin!
Ve eğer onu öylece bırakırsan, başkaları ile asla
iyileşmez!
(Allah onlara zulmetmedi, ancak onlar kendi
kendilerine zulmettiler.)
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 109
Ey, beni arayan!
Beni kendi halime bırak!
Lakin ben Rabbimin sevgisinde fani (yok) oldum.
Beni nerde nasıl ararsan ara,
yine de bulamayacaksın!
Ve eğer sen seven (muhib) isen,
Beni takip et ki beni bulabilesin!
Ve beni bulduğunda,
kendini bulacaksın.
Yoksa sen seven olamazsın.
Aişe (radıyallahu anha)’den, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’ın
şöyle buyurduğu rivayet edilir;
“Kişi dostunun dini üzeredir. Öyleyse sizden her
biriniz kiminle dostluk kurduğuna baksın.”
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 110
Ey kalbimde sevgisini isteyen!
Benim senin kalbinde olan sevgime bak!
Eğer beni onda bulabilirsen, bil ki, senin kalbinde
olanın aynısı aynı ölçüde benim kalbimdedir!
Ve eğer onu kalbinde bulamıyorsan,
Onu benim kalbimde de bulamazsın.
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 111
Allah’a ibadetinde gururlanma ki, ibadetin (perde
olarak) senin (Mabud) kulluk etmeni engellemesin!
Ve O’nun yolunda git ki,
sana bütün kapılarını açsın!
Niyetin O’nun rızası olsun ki,
O sana senin istediklerinden daha iyisini ilham
etsin.
O’nun yolunda sebat etmenin (kararlılığının)
senden olduğunu zannetmekten sakın!
Yoksa O’ndan, kendine düşersin.
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 112
Soru (Dua) seni Sorulan’dan, ve hacet (ihtiyaç) ise
seni, veren’den alıkoyuyor ise;
Bil ki, sen dünya ve fena(fanilik) ehlindensin
(yok olacaksın), Ahiret ve beka (bakilik) ehli
değilsin!
Ve fani olan şeyler için üzülme, ancak nefis için,
faniyi baki olanla değiştir.
Çünkü akıl, emanete ihanet eder!
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 113
En güzel ameller en mükemmelleridir.
Konuşmanın en güzeli hüsnü zandır
(iyi düşünme).
Nefislerin en iyisi en takvalı (dindar/zühd sahibi)
olan ve sahip olduklarından en çok uzaklaşandır
(vazgeçendir).
Ve en güzel bakış ise;
ibret, tedebbür, teemmül ve tefekkür ile olan bakıştır.
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 114
Sormak (dua etmek) ibadettir.
Kabul edilmesi (cevap) sözdür.
Şükür çoğaltmadır.
Ve nimetler fadldır.
Engelleme adalettir.
Ve ihsan geri dönüştür (yani ihsana karşı ihsan).
O zaman O’ndan fadlını iste ki;
O verdiği söz ile sana cevap versin.
O’na nimetleri için şükret ki;
O sana ihsanını arttırsın.
“Ve kullarım sana Beni sorarlarsa, Ben onlara çok
yakınım ve Bana dua edenlerin duasını kabul ederim.”
(Eğer şükrederseniz sizin için çoğaltırım.)
(İhsana mükafat ihsandır.)
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 115
O’na kalbini salih bir şekilde ver, ve kafanı ve
kapsıyan her şeyi;
O vakit O’nun muradı olursun.
O’nun senden muradı,
O’nun senin üzerine tecellisi, tedbiri ve takdiridir.
(Ey Benim kulum! Bana itaat et, o zaman Rabbani
kul olursun.)
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 116
Ne kadar istekler istendi de o istenenler olmadı!
Ve istenmeyen nice olaylar oldu, oysaki onlar ne
istenmiş ne de hesaplanmıştı!
O halde O’nun emri doğrultusunda plan yap ve
O’nun istediklerine razı ol, velev ki sen istememiş
olsan dahi!
O durumda hem planladıkların için hem de razı
oldukların için mükafatlandırılırsın.
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 117
Bayram, alışkanlıktır.
Her emre itaat etmenin ardından, meşru bir sevinç
ve hayır gelir!
O yüzden her amel mükafatlandırılır.
Hayatını itaat etmek üzerine kur ki;
Her itaatin bir bayrama ve ahirette hakiki sevinç ve
mutluluğa dönüşsün.
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 118
Ey itaatkar seven!
İtaatkarlık hoştur;
Ve sen hakikatlisin!
Ey O’nun emirlerini terk eden!
Sen de sevdiğini iddia edersin!
Hayırsızlıktır senin halin.
Zira iddia ettiğini yalanlamaktır!
Sevgi itaattir ve itaat ise sevgidir ve hatta O’nun
sevmesi, sevgidendir.
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 119
Eğer O’nu, kötü günde olduğu gibi iyi günde,
darlıkta olduğu gibi bollukta, hastalıkta olduğu gibi
sağlıkta da seviyorsan;
senin O’na olan ne şükrün, ne hamdin, ne de O’na
karşı ibadetin değişmez.
Bil ki,
O zaman Sen O’nun Zât’ı için, sevgisinde ihlas
sahibisindir.
Ve eğer O’na olan şükrün, hamdin ve ibadetin daha
da çoğalıyorsa;
Bil ki,
O’nunla bağlantı halindesin,
O’nun Cemalinin ışığındasın,
Ve O’nun sevgisinin ışıklarında fani olmuşsun
(yok olmuşsun)!
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 120
Ey, beni arayan!
Kendine bak, o zaman beni göreceksin!
Eğer kendini görürsen, şüphesiz beni bulmuşsundur!
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 121
Nefis (ego) ateştir ve onun yakıtı (enerjisi) ise
şehvettir.
Onu (nefsi) şehvetten uzak tut ki, onun
kötülüğünden ve şüphelerinden korunasın.
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 122
Eğer ki,
O’nu sevdiğin ve kalbin
O’nun sevgisi ile dolu olduğu halde,
O’nun razı olmadığı şeyleri seviyorsan,
Ve kalbin O’ndan başkasıyla meşgul oluyorsa;
O zaman bilmelisin ki,
O’na olan sevgin riyadır.
Kalbinin hali isyandır.
Ve aklının hali kibirdir.
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 123
O’nu zikret.
Çünkü senin ubudiyetinde (kulluğunda) senin
kendini unutturmamak için (O’na kulluğunu
unutmaman için), Rubutiyetiyle O seni asla
unutmuyor.
Çünkü senden başka her şey O’nu zikreder;
Sen O’nu unutursun!
O’nun varlığında gaflete düşme
günahkar olsan dahi;
Çünkü senin O’nu günahkar halinle zikretmen
ibadette gaflete düşmenden daha iyidir.
Belki senin O’nu günah içindeyken zikretmenden
dolayı O seni razı olunmuş ve mağfiret edilmiş
olarak bağışlar!
Ve belki ibadette gaflet senin gafletini O’ndan
alışkanlığa çevirir!
Ve O’nu zikretmen O’nun sende var olmasıdır, ve
senin varlığın sadece O’nun sende var oluşudur, ve
O’nun sende var olması ve senin varlığının O’nda
var olması O’nda yok olmandır(fena’dır).
Ve O’nda fena ubudiyyetin zirvesidir.
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 124
İtaat (etmek) bir çiçektir
ve onun kokusu ihlastır.
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 125
O fadl ile Rabb, ve adl (Adalet) ile İlahtır.
O’ndan başka kimseden korkma ve yalnızca O’na
kulluk et;
İşte o vakit O’nun rızasına ulaşırsın.
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 126
O’ndan O’na O’nun hayırlarını iste;
Subhanehul -Ghaniyyul -Aziz
(Güç ve hikmet Sahibi olan her şeyden
münezzehtir);
Çünkü O sana kendisinden senin için verir,
Subhanehul Hamid
(Hamd’e en çok layık olan her şeyden münezzehtir).
Eğer O’nun verdiklerini seversen O sana sevdiği
her şeyin sevgisini verir.
Ve senin sevgini, kendisinin sevdiği bütün herkesin
kalbine verir!
Ve sen kendini, O’ndan başkalarıyla da seviliyor
bulursan;
Bil ki, sen O’nun sevdiğisin.
Ve eğer bu şekilde bulursan, kalbini seni sevenle
yeterli bulma, ancak sadece ve sadece O’nun sevgisi
ile bağla kendini, işte o zaman ulaşırsın.
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 127
(Ve ben bütün işlerimi Allah’a bıraktım, şüphesiz
Allah kullarını en iyi görendir.)
Eğer işlerini O’na Subhanehu’ya bırakıyorsan,
onları hiç düşünme aklından çıkar.
Yoksa yakininde (kesin inanmanda) O’nun her şeyi
kuşatan ilmi ve gücüne karşı bir şüphe vardır.
Ve eğer istemediğin bir şey veriliyor ise sana; bil ki,
O senin için en iyi olanı seçendir.
O zaman üzülme, ve O’na seni kurtardığı şeyler içinde şükret.
Ve eğer istediğin şey sana veriliyorsa, sakın
gururlanma ve O’nun sana verdiği hayırları dile getir.
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 128
(Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için
türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi
ve merhamet var etmesi de O’nun delillerindendir
(mucizelerindendir). ..)
Ey, evlilikte huzuru arayan kimse!
Yaradan ile olan huzuru ara ki;
Dünyada (hayat) ve öldükten sonra bütün
yaratılanlarda huzuru bul.
Ve ben o kimseye hayret ederim ki,
evliliğe haramlarla başlayan geçici yok olacak olan
Hur Tien
(Çamurdan yaratılmış kadınlar) için ki,
Ondan dolayı ebedi kalıcı olan Hur İn (Cennetin
Huri Hanımlarından) onu engelleyecektir.!
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 129
Rububiyyet O’na mahsustur, ve sen O’nun
yarattığısın;
Kendini başkasına bırakma!
O Seyyid ve sen kulsun.
O zaman ubudiyyetini(kulluğunu) O’na eğilmek
ile onurlandır.
Çünkü O senin Mevlan ve Seyyidindir.
Sen gözlerini toprağını en dibine eğdikçe ruhun o
kadar yükseklere gider (Uruc).
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 130
Dünya kaderin (Yazgının);
Asılı ve bağlanmış olanıdır.
Asılı olanı seç ki, senin seçimlerin doğrultusunda
bağlansın, onun üzerine de senin mikdarın
takdir edilsin!
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 131
Ey O’na giden yolcu!
Senin yolunda iki düşman vardır;
-senin nefsin – en büyüğü,
ve -iblis – küçüğü.
En büyüğünü yen ki, böylelikle küçüğünü zaten
silmiş olursun!
İblisin nefsi onu kibirinden dolayı yendi, çünkü
onun büyük şeytanı idi!
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 132
Sen O’nun muradı (isteği) ile yerine gelen emrisin
(emir),
O’ndan O’na,
O’ndan O’na ol;
O zaman her şey O’nun rızası doğrultusunda
seninle olur!
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 133
Ey o kardeşinin üzerine iftira (onunla ilgili olmayan
şeyler söyleyerek) atarak onu öldüren kimse, ve
öldürdükten sonra onun etini yiyen!
Onun gıyabında (arkasından) konuşarak onu
öldürmen sana yetmiyor mu!
Eğer onun ölümünün (senin yüzünden olan)
hakkını bilseydin, ömrün boyunca onu bırakmazdın
ki onun ahirette ki ebedi yerini alabilmek için, ve
onun etinin zehrini cehennemin zukkumu olarak
yiyeceğini (bilseydin).
(Zukkum: şeytan başları gibi bir ağaçtır cehennemde
oranın ateş yemeği olarak).
(Ve birbirinizin ayıbını aramayın, ve birbirinizin
arkasından konuşmayın, birbirinizi kardeşinizin ölü
etini yiyecek kadar çok mu seviyorsunuz…)
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 134
O’nun sıfatları senin içindir.
O onların tanımlamalarından münezzehtir!
O’nun sıfatlarının kudreti mahlukatın ulaşamayacağı
seviyededir.
Ve mahlukatın acziyetidir.
Eğer sıfatları öyleyse Zatı hakkında ne demeli!
O’nun sıfatlarını idrak etmeye çabalamaktan kurtar
kendini, ve ondan sonraki her akletmeyi de.
Ne zaman ki aklın manalarını idrak etmeyi terk
eder, ve karşısında hal, söz, ve hayal söner ve
imkansızlıkta erirsin;
İşte o durumda O’nun kudreti ve kemali karşısında
acziyet ve eksikliğinle can bulursun!
Sen sadece O’nun Kaf ve Nun (OL) ile olan
muradısın.
“Subhanehu ve teâlâ onların vasıflandırmalarından
münezzehtir ve yücedir.”
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 135
Dünyayı O’nun için ayaklarının altına al. Kalbine
alma.
Öyle yaparsan sana emrettiklerine itaat etmen
için sana yardım eder, ve seni, Sana yasakladığı
günahlardan korur!
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 136
O Subhanehu daima seninle bağlantılı. O’nu
kendine kıble et; aksine sırtını dönme!
Bil ki, seni mahrum bıraktığı ya da senden
uzaklaştırdığı şeyler senin için hayırlıdır.
Çünkü senin için daha hayırlısını hazırlamıştır!
Sen O’nasın.
Ve O’na olan ve işlerini O’na bırakan, O’nun
kaderinden ve işlerinden üzüntü duymamalıdır.
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 137
O’nu bulan neyi kaybetti?!
Ve O’nu kaybeden neyi buldu?!
O’na düşman olan ne kadar değerli olabilir?!
O’na değerli olan ne kadar değersizleşebilir?!
O’na giden geri çevirilir mi?!
O’ndan isteyene verilmez mi?!
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 138
Zulüm zalim için zulümattır (zifiri karanlık).
Ve zalimden mazluma hediye edilmiş bir vergidir.
Zalimlerin işleri onunla ne kadar yükselirse,
mazlumunda makamı (yeri) ve derecesi onunla o
kadar yükselir;
Ta ki zalim en kötülerle o en aşağı yere (derk – derk
eksi derecedir cehennem için) atılana (ininceye/
düşünceye) kadar,
Ve mazlum, peygamberlerle ve müttakilerle
(cennetliklerle) o en yüksek yere (makama)
ulaşıncaya kadar.
(Üzülme Allah bizimle beraberdir.)
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 139
Neden, nasıl ve nerede?
Sorma bunları, çünkü bu kaderdir ve O’nun işleridir,
ve kaza ise O’nun muradıdır!
Yakin ile O’nun işleri ile ilgili sakin ol ve razı gel
O’nun kazası ile.
Yoksa O’nun Arz’ından git ve O’nun Arş’ının
(göklerinin) altından çekil git!!
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 140
Nefsimin nefsimle meşgul olduğunu öğrendim;
öyle ki nefsim kendi kendine derinleşerek hatalarını
tesbit ediyordu.
Nefsim, nefsim üzerinde ve nefsimin hataları
üzerinde durmakta!
O kişilere hayret ederim ki, başkalarının nefislerinin
hatalarını takip ederler de bu nedenle hem
kendilerinin hatalarıı (günahlarını) hem de başka
nefislerinkini yüklenirler.
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 141
Benden al, hakkımı alma!
Hakkımı almak, ölü etimi yemek olur!
Ya da hakkımda hüküm vermeden önce bana bir
sor;
Eğer böyle yapmazsan bir cahilsin ve elbette pişman
olacaksın!!
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 142
Ey Rabbimden bana verileni benden çalan!
Benden fani olanı çaldın!
Sen cidden anlasaydın ve aklen kavrasaydın
kesinlikle çalmazdın;
o durumda baki kalırdın ve baki olanlar da sana
kalırdı!!
Ama sen fanide yok oldun ve baki için baki
kalmadın!
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 143
Ey nefsim!
Sen nefsimin şeytanısın.
Şeytanı suçlama, şeytanın şeytanı (iblis melun),
secde etmeyen senden başkası değildi- nefsiydi!!!
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 144
Ey kalp!
Hevan ile kalbini yorma ki, seni ve onu Haviye’ye
(cehennemin dibi) attırmasın.
Sevdiğinde ise radiye ve marziye (razı olan ve
olunan) olarak sev ki, sevgiyi bilen ve merhametli
bir nefsin yanında sükunet bulasın!
“Ve O’nun ayetlerinden olarak sizin için nefslerinizden
zevceler yaratmıştır ki, onunla sükun bulasınız.”
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 145
Ey göz!
Senin ayıbın sana yasak olanlara bakmandır.
Sen razı olur muydun, başka biri sana ait olana ve
sadece sana helal olana baksın?
Sen uyursun ama Allah’ın gözleri uyumaz!!!
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 146
Ey ayaklar!
Rabbinizin emriyle;
hayırda yürüyenler, görev olarak çalışanlar ve arzda
her canlının yediği rızıktan yiyenler olun!
Yoksa evde durun ya da kendinizi kesin.
“Yanlarından yürüyerek,
(Allah’ın) rızkından yiyin.”
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 147
Ey ellerim!
Hakk yardımcıları olun.
Hayrı getirin ve hayra sarfedin; cömert olun,
engelleyici veya sıkı olmayın.
Zayıflara güç, yetimlere baba, küçüklere güç ve
himaye, hanım ve aileye merhametli ve koruyan
(koruyucu) olun.
Aksi takdirde ziyan ve pişmanlık olur ve kesilmeniz
daha hayırlı ve koruyucu olur!
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 148
Ey dil!
Susmakla kendini dizginle ve Hakk için bir at ol.
Aklını da o ata süvari eyle.
Konuşmak bir denizdir.
Dili tutmak ise onun incisidir.
Hakikat onun ışığı ve yalan onun karanlığıdır.
Zikir senin misk kokun, zikirsizliğin ise pis kokun,
Kur’an senin himayen, adaletin, kurtuluşun ve
korumandır.
Yoksa susmak yüzünü ateşe atmaktan daha iyidir!
“Anan seni kaybetseydi ya Muaz; insanlar
dillerinin mahsullerinden dolayı yüzleri üzere ateşe
atılacaklardır.”
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 149
Konuşmak emanettir.
Yalanı hıyanettir.
Susmak hıyanetten iyidir.
Ancak bazen susmak dilsiz şeytanlıktır, veya kalbî
günahtır!
“Şahitliği de gizlemeyin. Ve kim onu (şahit olduğu
şeyi) gizlerse o takdirde muhakkak ki onun kalbi
günahkardır.”
(Bakara, 2/283)
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) dedi ki:
“Hakkı gizleyen dilsiz şeytandır.”
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 150
Seni kim yönlendirdi!
Hidayete erdiren, seni hidayete erdirsin!
Sen bir vadidesin ben başka bir vadide.
Al benden ne istiyorsan ama beni bırak.
Beni benden alamazsın!
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 151
Kâinat bir resimdir (suret) ve aslı ise muradullah
(Allah’ın isteği)!
“O bir şey irade ettiği (dilediği) zaman O’nun emri,
sadece ona: “Ol! ” demektir. O, hemen olur.”
(YASIN, 36/82)
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 152
Benden istediğini al kalbim hariç, zira o O’na aittir!
Hakkımda istediğini söyle. O’nun muradının
dışında hiç bir şey olmaz.
Benim için istediğin planı yap, her şey ancak
kaderledir!
İki şeyi O bana garantiliyor:
– Rızık
– Ecel
Ben senden asla korkmam ancak O’ndan korkarım.
Seni asla razı edecek değilim, ancak O’nu razı
edeceğim.
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 153
Ve sende O’nun işaretlerindendir ki gücün
geliştiğinde ve muktedir olduğunda senden senin
için bir sükunet yaratır.
“Kendileriyle sükunet (huzur) bulasınız ve aranızda
sevgi ve merhamet olsun diye size kendinizden eşler
yaratması O’nun ayetlerindendir.”
(RUM, 30/21)
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 154
Evliliğin nedeni, Subhanehu’nun nedenlediğidir.
Organlar olgunluğa ulaştığında sükuna ermeleri için.
Gözlerin sükuna ererek harama bakmamaları,
ellerin sükuna ererek haram ellere dokunmamaları için.
Ve diğer organları bunlara kıyas edebilirsin!
Akıl O’na itaatle meşgul ve kalp ise sevgisiyle.
Evet gerçekten bir sükunet;
Genişletilmiş arzda ikameti için rahatlaması ve
faydalı işler yapabilmesi için.
Ve organlardan birinin hıyaneti, sükuneti kaçırır ve
geriye ziyan ve pişmanlık bırakır.
“…onlarda sükunet bulmanız için…”
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 155
O kudretiyle YAPMAK kanununu YARATMAK
kanununa vermiştir.
Yaratmak: O’nun senden senin zevceni yaratması
alametlerindendir.
Ve YAPMAK, karı-koca arasında sevgi ve
merhamet oluşturarak sükunete kavuşturmaktır.
“Kendileriyle sükunet (huzur) bulasınız ve aranızda
sevgi ve merhamet olsun diye size kendinizden eşler
yaratması O’nun ayetlerindendir.”
(RUM, 30/21)
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 156
Subhanehu el-Azim el-Kudret alametlerinde!
Sevgi ve merhameti muhafaza etmek, istek ve şevki
devam ettirmek ve eşler arasındaki sıkıntıyı def
etmek için;
Ayda bir hafta ikisine de cinsel izin vermiştir ve
doğum izni de 40 gündür!!!
“Sana kadınların ay halini (hayız) sorarlar. De ki: O
bir ezadır (rahatsızlıktır). Bu yüzden hayz zamanda
kadınlara yaklaşmayın.”
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 157
Bazen kaçmak kavuşmaktır ve susmak kurtarıcı bir
konuşmadır!
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 158
Güçlü ve cesur olan zalim olmaz mazlum olur.
Güçlüdür ama bağışlar.
Zulüm iki cinstir:
– haddi aşan zulüm;
başkalarına zulüm yapmakla kişinin kendisine
yaptığı zulüm.
– haddi aşmayan zulüm; kişinin sadece kendisine
yaptığı zulüm.
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 159
Ve bazen ayrılıkta şifa vardır,
ve kavuşma olsa şifa olmayacaktır!
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 160
Konuşmak endüstri ise susmak üründür.
İlim ise vehbii (verilen) ve kesbii’dir (kazanılan)!
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 161
Eğitim iki türdür:
– Rabbânî Rububiyye
– İnsanî terbiye (eğitim)
Ve insanî eğitim eksildiğinde Rabbânî eğitim kişiyi
bırakmaz!
Musa(as)’ya baksana!
Onu kim eğitti ve korudu, himaye etti?!
Ve Samiri’ye bak!
Onu kim eğitti?!
(Samiri Musa(as)’nın kavminden idi. Annesi onu
dağda doğurmuş ve ölmüştü.
Allah ona büyüyene kadar sürekli Cebrail’i (as)
göndererek önce süt sonra yemekle besletiyordu.
Musa (as) kavmini Harun (as) ile birlikte
bırakarak Tur-i Sina dağına çıktığında Samiri bir
buzağı yaparak kavmi ona taptırmakla dalalete
yönlendirmiştir).
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 162
Yol ikidir:
– kaza ile verilen
– orantılı olarak planlanan.
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 163
Konuş ki öğreneyim,
Sor ki bana cevabını veresin!
Benim suskunluğum ilim için bir hacet ve
konuşmam ise düzeltilmesi için hatalı.
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 164
Onu boğulmaktan kurtarmak için elini uzattı ve
kurtardı ama kendisi boğuldu!
Ey ey kader!
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 165
Sen onda (dünya) ne sevinmek ne de şaka yapmak
için varsın;
Onun lezzeti acılı, ve süsü sahtedir.
Sen, karar dairesine(gerçek ve kalıcı evine) giderken
oraya uğrayan bir misafirsin.
Nasılını (halini) düzelt ki o halde gerçekten sevin
ve rahat yurdunu kazan!
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 166
Onu içinde ara,
ve hatalarını kendi içinde ara,
ama eğer benim hatalarımı araştırıyorsan,
benden araştır ve eğer bunu yapamıyorsan,
demek ki hata sendedir!
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 167
Zamirlerde, onların sahibinin varlığı için ispat
vardır.
Sen (sen) varlığını nasıl ispat edebilesin ki „anılan
bir şey bile değildin.“
Onları yoktan var edeni zikret, böylelikle ebedi
zikredilesin.
Ve gururu bırak zira İblis‚ “ben” dedi ve ebedi kötü
oldu gitti!!
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 168
Sevgi, senin sevilmiş olmandır!
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 169
Acaba ne dersin?!
Aklın senden alınsa karşılığında gökler ve yerler ve
onların mülkü sana verilse kabul eder misin?!
O halde sana hayırlar verene karşı sen de hayırlı ol
ve rıza göster!
“Ve Allah’ın nimetini saymaya kalksanız
sayamazsınız.”
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 170
Ey filanca! Nedir senin halin? Başkalarından
korkarsın ve onları memnun edersin de O’nun
rızasını istersin!
„…ve insanlardan çekiniyordun Allah korkman için
daha çok hak sahibidir.“
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 171
Kim, kime ve ne zaman?
Sen, O’na ve O istediği zaman!
İşte kendini ve ‘yaradılış sebebini’ tanı ve işlerini
hazırla.
Azığın çok olsun!
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 172
Olanların her biri, olmadan önce var olmayanlardı.
Sadece O vardı; nasılsız ve nerdesiz vardı!
Ve olanların her biri; olmaları gerektiği için var
oldular, O öyle istediği için.
O halde bak kendine; nasıl ve ne olmalısın?!
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 173
Doğrusu, renklerin de lisansları, dışarı yansıtmaları,
ifadeleri, katkıları, etkilemeleri, performans
sonuçları, terbiyeleri vardır;
Öğren ve tedebbür et ki sen de onları anla!
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 174
Ben kimim?
-Hiçbiri (hiçbir şey)
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 175
Ne ‘’ben“ de, ne de ‘’sen“ de.
Çünkü (ben) muhatap olarak (sen)’im, ve (sen)
muhatap olarak (ben)’sin.
Demek ki hepimiz zamirlerle toplanıyoruz (yani
Adem’de).
Ve toprak ve su karışımı bir çamurdan olan tek bir
asılda birleşiyoruz!
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 176
Bilenle konuşursan öğrenirsin.
Cahille konuşursan aranızdaki farkı fark etmek
güçleşir.
Ama sükut etmek seni halktan korur ve halkı
senden korkutur.
O halde Allah’tan korkabildiğin kadar kork!
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 177
Ey hiç!
Her şeyi bütün alakalarıyla bırak.
Nasıl olur da bir hiç olarak sen herhangi birşeye
alaka duyarsın?!
Her şey O’nu tesbih ve hamd eder senden başka ey
hiç!
Kendini hamd ile tesbih edenlerden saydırmak
ve günahsız şeyler arasına girmek için uğraş ve
hiçlikten kurtularak bir şey olmaya bak.
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 178
Sen beni görensin.
Fakat tüm azalarım Sen’in aşkında erir de ben Sen’i
göremem.
Bu yüzden, Sen’in görmen bana şefaat edecek!
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 179
Bazı zanlardan sakınırsan günahsız olursun.
Hüsnü zan edersen,
mükafat alırsın.
İyi zan beslersen,
emin görülürsün.
“Zannın çoğundan kaçının çünkü zannın bir kısmı
günahtır.’’
“Ben kulumun zannı üzereyim.’’
“Allah’ın sana ihsan ettiği gibi sende ihsan et.’’
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 180
Al ama kendin için alma; temizlenirsin ve çoğalır.
Ver ama isteme ki;
aziz olursun ve ihtiyacın kalmaz.
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 181
Kendime baktığımla sana bakıyorum,
Sen bana benim baktığımla bakma!!
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 182
O’nun sevgisinde ihlasın varsa O’na bağlandın demektir.
Ve O’na bağlandıysan O’nu tanıdın demektir.
Eğer tanıdıysan ulaştın demektir.
Eğer ulaştıysan, sevgiliyle buluşmayı seviyorsun demektir.
İşte o vakit seni için her şey eşit olur.
Ta ki O’nun, kendisine itaat edilmesindeki sevgisi,
senin var olman için hayat nefesleri oluncaya kadar…
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 183
Zaman bana sadece Allah’a güvenebileceğimi öğretti.
İnsanlar iki cinstir:
– Emin (güvenilir) olan: Onun toplumda yeri yoktur.
– Emin olmayan: Ona da güven yoktur.
Emin olan eminliğinin hapsindeyken, emin
olmayan emin olana zarar vermektedir.
Ey zaman, ne kadar da hayrete şayansın!
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 184
Ey filan! Nedir senin halin?!
Beni çağırıyorsun, ben de geliyorum, ama seni göremiyorum!!
Ve seni gördüğümde de kaçıyorsun benden!
(Bu tipler münafık ve menfaatçi insanların alametleridir.)
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 185
Sükut daha iyi de olsa bazen susmak haramdır;
Ve hedefe ulaşmak için haram yol kullanılmaz ve
başkalarının hakkı ihlal edilmez.
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 186
Cimrilik çölünde ve şiddetli zulüm sıcağında,
yemişi bol ve gölgesi uzun bir ağaç ol.
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 187
Biliyorum deme!
Zira insanlığın atası (Hz.Adem) bilmiyordu ve
Yaratılanlar Efendisi’ne(sallallahu aleyhi ve sellem) de bilmediklerini Allah
Subhanehu öğretti!
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 188
Vahidiyyetteki (birlik – tevhîd) muhabbettir,
Meyvesinin devamı ise Muhabbetullah’tadır.
Eğer sevdiysen birlik oldun ve meyvelendin demektir.
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 189
Sende günahkar olan için sen de günahkar olma;
Bu takvaca daha büyük ve üstün.
O’ndan engelleme sen engellenmiş olsan da;
Bu ise ihsan ve fadl!
Ve birisiyle barışık değilsen bütün kapıları kapatma,
belki bir gün bir açık kapı ararsın.
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 190
Ne ibadetinle övün, zira bu O’nun fadlıyladır.
Ne de O’ndan sakındığın için övün, bu da O’nun
hidayetiyledir.
Bilakis, O’nun sevgisinden uzak bir itaatle meşgul
olma.
Aksine O’na itaatin sevgisinde ol ki, ibadetin O’nun
sevgisinin ve bağlılığının mihrabında olsun.
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 191
Yağmurun ilki bir damlaysa, sevincin ilki de bir
tebessüm, hüzün ve bir gözyaşı olabilir.
Cinayet de bir tek kelime veya bir kem bakışla gerçekleşebilir.
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmetler: 192
Ey Ekici!
Ekeceğin toprağı iyi seç ve tohumu takva ile koru.
O durumda bitkin sıkıntısız büyür ve mahsulü faydalı olur.
(Zira karakterik özellikler nesillere aktarılmaktadır.)
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 193
Arzu ettiğini ye ve dilediğini iç.
Ancak, helalden al ve uygun yere harca.
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 194
Seni Allah’a yaklaştıran dert, seni O’ndan alıkoyan
nimetten hayırlıdır.
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 195
İyi hasat almak istersen iyi tohumu doğru yere ek ki
700 kat versin ve Subhanehu katında sana zengin
bahçeler oluştursun.
‘’…Yedi başak bitiren ve her başağında yüz tane
bulunan bir tohum gibidir…“
(Balara, 2/261)
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 196
İyi amelleri mükemmellikle yap ve sonra O ve
kulları seni sevecek diye hüsnü zan eyle.
O senin hüsnü zannında olacaktır.
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 197
Dil bir bitkidir ve konuşmak onun meyveleri.
Onu koru ki ondan semere toplayasın.
Eğer onu bırakırsan o da seni odununun ateşine yüzüstü atıverir.
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 198
Maziyi, içinde yaşadığın an için veya istikbalin
için anarsan, içinde bulunduğun an ve ümit ettiğin
gelecek için bir tecrübe ve bir yön gösterici eyle.
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmetler: 199
Geçmişinden almayan yükselişine veremez ve
geçmişinde ölür.
Zira kökleri olmayan ağaçlar kururlar;
ne tohum ne de yemiş verirler.
Seyyid Mecdî Dawoud
———————-
Hikmet 200
Fiillerini bir ağaç eyle;
Onun sulanması ihlas ve desteklenmesi ise en
iyi meyveleri ondan üretmek için mükemmel çalışmaktır.
(Muhakkak ki Allah, sizden, yapılan bir işin
mükemmel yapılmasını sever.)
Seyyid Mecdî Dawoud