MAGDAVİYYE HİKMETLER-1

Hikmet: 1

O’nun Sevgisi ile meşgul ol,

Ve eğer O’na itaat etmen seni O’nun sevgisinden alıkoyuyor ise, bu itaat değil, alışkanlıktır.

Ve O’nu seviyorsan, O seni kesin sever.

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 2

Sevgi, eylem ve haldir.

Şükür, halin fiilidir.

Ve bunlar konuşma ile olmaz.

“Onların her vadide başıboş dolaştıklarını ve gerçekte yapmadıkları şeyleri söylediklerini görmedin mi?”

(ŞUARA, 26/225-226)

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 3

Sevgi mihrabın ışığıdır,

Ve lamba hasret ateşidir.

Gel sen hasret ateşinin ışığı ol.

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 4

O’na itaat meselesinde O’ndan yardım iste.

Sana yasak ettiği şeylerden, O’na sığın.

İşte o zaman O’nunla beraber olursun.

O durumda O’na giderken dünyayı senin ayakların altına koyar, kalbinde dünya sevgisine yer vermez.

O’nun ne emrettiğini Kendisine sor. Sana emrettiğini O’ndan dile.

O vakit vaat ettiği gibi sana cevap verecektir.

O’na ibadetini yap,

O zaman ne için yaratıldıysan, o hale gelirsin.

Yapıyorsan, geçici olan bir ihtiyacına kavuşmak için yapma,

Niyetin daima sadece O’nun rızası olsun ki O’nun rızası sende kalıcı olsun.

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 5

Kendini O’nu zikretmeye ada ki,

Kurtlar’dan kurtulabilesin.

Ve O’ndan Ubudiyyet secdesi ile iste,

O vakit O sana Uluhiyyet ile rızasını ve Rububiyyeti ile nimetini verir.

O’nun muradı ‘Kaf ’dadır (ك‎) Kun fe yekûn (Ol dedi ve oldu), bir emir.

Bu vakadır ve var olan her şeyin gözleri bunun şahididir. (O her istediğini yapandır).

Ve ‘NUN’ (ن) yani N harfi hidayet nurundandır, doğru yolda hidayete ermen için.

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 6

Sayısız Tek.

Sonsuz Ebedî.

Zatı ile kaim.

Yarattığı her şeye ve her şeyin üzerinde Baki.

O’ndan başka her şey kul.

Hiç ’ten var etti her şeyi.

Kendisinin bilinmekliği ve var ettiklerinin kulluğu kullara onur oldu.

Kaza ve kader ile varlığı var etti.

Kaza O’nun muradı’dır ve kader ise O’nun İzni (müsaade ettiği).

Nimetleri lütfudur ve engellemesi ise O’nun ihsanı.

“O’nda her şey bir ölçüye (miktara) göredir.”

(RAD, 13/8)

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 7

O’ndan gelen ve O’na giden Kendisinin muradı’dır,

Ve senin kaderin O’nun Adaletidir.

Ve sonunda senin halinin sonucu olarak ortaya çıkan, senin verdiğin kararlar üzeredir.

Bu hayatta öbür tarafı idrak et (dünyadan ahiretini), sonunda pişmanlık yaşamadan önce bunu yap.

Aklını emanete emin eyle, aksi halde sana verilen emanete hıyanet etmiş olursun ve senin için pişmanlık ve bir de ziyan kalır geriye.

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 8

İlim içeceklerdir.

Kaynakları ve kuyuları Takva’dır.

Bardakları İhlas,

Ve aynı şekilde rızık.

İkametleri Göklerdir.

Ve o (takva) sıkıntılardan kurtuluştur. Seni Yaratandan sakın ve saygılı ol.

Var olan kötülüklerin hepsinden kendini koru.

Ve bu şekilde her darlıktan bir çıkış yolu bul.

Ve O sana kapalı ve kilitli olan ve hesap dahi edemediğin her müşkülü açar.

Ya bir yol-yordam verir ya da bir kapı açar.

Elleri yüksekte.

Ondan nimetler aşağı inmekte.

Ellerini O’na kaldır ki ellerine insin Ellerinden.

Başkalarına doğru aşağı indirme ellerini.

O’nun için aşağı in ki O’na doğru yükselesin.

Gece karanlığında O’na secde edersen, o secde kabrin karanlıklarını aydınlatacaktır.

Ve tekrar dirilişte sağ elinde nur olacaktır.

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 9

Nefsine halini sor.

Ve nefsinden dolayı utanç duyarsan, nefsinin kötü halini bilirsin.

Nefsini nefsin ile ve onun durumu ile meşgul et ki, nefsini öldür ve bu vesile ile her zaman canlı kal.

Nefsini başka nefislerle meşgul olma durumundan koru.

Belki meşgul olduğun başkalarının nefsi senin için zehirdir ve zehir ise denenmeye gelmez.

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 10

Konuşmak:

Konuşmanın hükmü: ya hakikattir ya da yalan.

Çeşit olarak: ya bilgi aktarımıdır ya da soru.

Söylediklerini, gerçekleri dile getirmek için söylüyorsan hakikattir aksi halde olursa yalandır.

Ve bilgi ya hakikat ya emanet ya da hıyanettir.

Söz vermenin 2 temeli vardır: Muhakkak olarak yerine getirmeye kast etmek ve maişeti zikretmektir, yani inşaAllah diyerek Allah’ın muradını zikretmek.

Şöyle ki: Ben muhakkak yapacağım eğer Allah da murad ederse anlamında, yoksa geçiştirmek adına inşaAllah denir ve yapılmazsa münafıklık olur.

Süslü püslü konuşmalarla konuşanlara hayret ederim. Konuşurlar da o konuşmanın şeytan işi olduğunu bilmezler.

(Gözeten melekler) yani seni gözetleyen melekler.

“Böylece biz her Peygambere, insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. O şeytanlar, aldatmak için birbirlerine lâfın yaldızlısını telkin ederler. Eğer Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. O halde, onları, uydurmakta oldukları yalanlarıyla baş başa bırak. “

(EN’ÂM, 6/112)

Ama soru şeklinde olan konuşma: öğrenmek ya da öğretmek, anlamak ya da anlatmak için olmalıdır.

Fitne, kibir, gurur, riya, laf taşıyıcılık ve tecessüs, ölü eti yemek olan gıybet, nemime ve iftira için olmamalıdır.

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

Hikmet: 11

Hiçbir şeye kızma, her şey Rabbini hamd ile tesbih eder.

Rabbine itaat ederken her şeyi kendine hizmetkâr yap.

O vakit her şeyi sana musahhar olarak bulacaksın.

O’nu zikret ki kendini unutmayasın.

O’na şükret ki, sana nimetlerini çoğaltsın.

İçindekini dışına yansıt ve dışındakini içine.

Ve ikisini de korku ve tamah tenceresinde erit (daha fazlasına istek)

Yakıcı özlem olarak acele buluşmak için tamah.

O zaman muhabbet ve arzuların yerine gelecektir.

Bağlanarak kalacaksın.

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 12

Herhangi bir yaratılana tükürme.

Yaratılan Yaradanın ürünüdür, sen ürüne (yaratılana) mi tükürüyorsun yoksa Üretene mi?

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 13

Akıl onu var edenin ürünüdür.

Ürünün Üretenini araştırması nasıl bir şeydir!

Akıl kendi halini anlamaktan aciz ise, o halde kabul et artık aciz olduğunu ey akıl.

Kaderinden uzak dur da bana halinden bahset ey akıl!

Rabbine, işitmek ve itaat etmek mihrabında secde et.

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 14

Ey Akıl!

Senin ruhun nerede?

Bela (evet) dediğinde ey akıl ruhun neredeydi ve nasıldı!

Seninle ilgili olanı anlamazsın da Seni Yaradan’ı araştırmaya kalkışırsın!

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 15

Kalbini O’nun ışığı ile meşgul et,

Azalarını da onun tecelli eden güzelliğinin tecellisinde aydınlat, ruhun öyle bir hale gelsin ki, arşın etrafında döne dursun.

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 16

O’nun ışığının ışığı göklerinin ışığıdır.

Arzının ışığı, hidayet edilenler için O’nun şeriat’idir.

Sevgilisinin ışığı Kendi ışığındandır. Onun ışığı mihrabın lambasıdır.

Ve bu ışıkla ilgili ‘nasıl’ diye sormak, acizliktir.

Nasıl olur da ışığın kendisinden geldiği Zat için ‘nasıllı’ soru sorabilirsin!

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 17

“O her gün bir başka iştedir”

(RAHMÂN, 55/29)

Bu durum yaratılanların halleridir,

Onların kalıcılığı imkansızdır,

Onlar için yükselmek ulaşmaktır,

Ulaşmak yüksek makamlara doğru çıkmaktır,

Aşağı düşmek ‘dark’ yani bir kaybediş ve bir ziyandır,

Aşağı düşmek bir zarar ve bir pişmanlıktır.

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 18

Kalbini O’nun sevgisinin güzelliği ile bağla,

O zaman O’nun ışığının mihrabına girersin!

O halde O’nun güzelliğinin mihrabına O’nun ışığı ile gelirsin,

Ve O’nun güzelliğindeki sevgi, O’nunla olan bağlantıdır.

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 19

O’nun Sevdiğini seven kimse,

O’nun bağlantısı ile onu da yanında götürür,

Zira

“Kişi sevdiği ile beraberdir.”

(HADİS-İ ŞERİF)

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 20

Işığında fani olan kimse, ışığının kendisi olduğunu düşünebilir,

Oysa ki ışığı ona O’nun ışığını göstermiştir.

Bilmesi gerekir ki bu kendisi değil ancak O’nun ışığıdır.

Ve O’nun ışığının çemberine giren kimse,

Medet çemberine ulaşmıştır,

Ve bu kimse de O’ndan medet (yardım) alır.

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 21

Ve kendini tamamen O’nun ışığında yok eden kimsenin ayaklarının olması mümkün müdür?

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 22

Rızık, Allah askerlerinden bir askerdir.

Onu kullarının üzerine aşağı indirir.

Ve onun (rızkın) diğerlerini seçebilecek aklı yoktur.

O senin onu düşündüğünden daha fazla o seni düşünür.

Senin rızka olan dikkatinden çok rızkın sana dikkatlidir.

Mülküne dahil olduğunda çoğaltır.

Çocuklarına geldiğinde, iyi yetiştirir.

Vücuduna geldiğinde, onu güçlendirir.

Zamanına geldiğinde, zamanını nimetlerle bezer.

Ve kalbine geldiğinde ise, ona huzur verir.

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 23

Her cins kendi cinsine gider. Zira, cins cinsi çeker.

Kendi cinsi olmayanı seven bir aşık gördün mü hiç!

Ey ben, sen ben değilsin,

Ve ben için O’nun ışığı dışında,

Bir yer ya da bir varlık olabilir mi?!

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 24

O siler ve yazar ve kitapların anası O’nun katındadır.

Subhaneh, ben O’na karşı isyandayken beni Gören.

Ve beni Kendisine gelmem için Çağıran.

Benim isyanım çoğaldı.

Sonra O bana ışığını gösterdi,

Ve nuru beni Kendisine çekti.

Ve O vakit O kitabı unutturdu bana,

İçinde yazılanları hep unutturdu.

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 25

Ey ödünç veren, her şeyi veren Sen değil misin,

Sen öldürüyorsun ve sonra tekrar diriltiyorsun.

Çok büyük cezalarla azap ediyorsun.

Ve Sen merhametlilerin en merhametlisisin.

Benim Sana olan sevgim bana azap ise,

Sende bu azaptan daha çok var biliyorum.

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 26

Ey benim nefsim:

Nefsimin hastalığı yordu nefsimi,

Ey benim nefsim!

Ne zaman benim nefsim ile hoşnut olacaksın!

Ona kötü şey yapmayı emreden sendin!

Ne zaman nefsimin kötü hallerinden dolayı pişmanlık duyacaksın.

Ey benim nefsim!

Kötü hallerini Rabbinin şifalı zikriyle değiştir.

O zaman Rabbinin zikri sana açılacaktır.

Rabbini zikretmen, kendini zikretmendir!

Kendini zikretmen, var olmaklığındır.

Ve senin varlığın aslındaki fenadır (fani olmak).

Senin Aslın O’nun ışığının ışığıdır,

Ve Onun ışığı Rabbinin ışığıdır.

Şifa razılığından gelecek olan itminan ne zaman gerçekleşecek?!

Rabbinin rızasından ötürü razı olman ne zaman olacak?!

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 27

Nefsini heva’dan koru, yoksa bu onun ilahı olur!

Onun cimriliğinden sakınırsan, Allah’ın cömertliğinden verilir ona.

Heva’nın sonucu cimriliktir ve inkârdır (Allah’ın nimetlerini inkar etmektir bu),

Ve Allah’ı zikretmek nefis için cömertlik ve en büyük onurdur.

İnsanlar arasında burnunu tozlara bir sok,

Onu kanatsız şekilde gökler üstüne çıkartır.

Er-Rahman’ın arşı etrafında döndürür,

Daha yüksek yaratılanların yanına götürür.

Nefsini fark etmen büyük bir ikram, şeref, vefa ve sadakattir.

Ubudiyet (Allah’a ibadet) Ruh için bir kurtuluş ve bir yükselmedir.

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 28

Nefsinin dilini dizginlersen hikmetlerin atına binersin.

Kâinatın işaretlerine derin derin bak.

O vakit Huzur’a yakından bakanlardan olacaksın!

Kalbini bütün hamd edenlerin sevgisi ile doldur ki,

O vakit içinde her şeyin hakikati ile ilgili bilgilerin ışığı sana yansısın.

Ve huzurda olduğunda bağlı bulunacaksın.

Ve bağlandığında ise, varmış olacaksın,

Ve vardığında, bakmış ve tanımış olacaksın.

Ve bakmak ve bilmek ise hakikat ve sır’dır.

O halde sükût et ve sabırlı ol.

Çünkü sabır ile sükût etmek ruhun yükselişidir (uruc).

Böylelikle de her şeyin hakikatini keşfedecektir.

Açığa vurma!

İçinde tut!

Çünkü bilinen her şey herkese söylenmez,

Ve söylenebilecek ehil insanlar yanında olmayabilir,

Veya söylemenin zamanı gelmemiş olabilir.

Bir de bakmışsın ki yakîn (Hakikat- Ölüm) sana gelmiş seni suskunluğundan kurtarmak için.

Ve seni zindanından çıkararak sevgiline götürmek ve buluşturmak için.

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 29

Eğer huzur çemberinin içine girdiysen,

Basiretle her şeyin hakiki mahiyetini görürsün.

Görürsün!

Olabilir ki seversiniz (bir şeyi)…,

Olabilir ki nefret edersiniz (bir şeyden)… hakikatini görürsün,

Hepsi de hakikati ile senin gözüne bakacaktır:

İkisinin de; yani kötünün de iyinin de, olabilir ki… hikmeti var ya hani:

“Olabilir ki sizin hoşlanmadığınız bir şey, sizin için iyidir ve ihtimal ki sizin hoşlandığınız bir şey sizin için kötüdür.

Siz bilmezsiniz Allah bilir.”

(BAKARA, 2/216)

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 30

Gurur Hicap’tır (perde).

Ve kibir uzaklıktır.

Kendini onlardan soy, kendini kurtar, O vakit huzura varırsın.

Kendini en aşağı gör ki, daha da yakınlaş ve daha da çok yüksel yukarıya doğru.

Çünkü yükselmen, kendini ne kadar aşağı indirmene bağlıdır.

Huzur’da kendini ne kadar aşağı koyarsan O’na o kadar yaklaşır, yükselir ve yakınlaşırsın.

Ne kadar kırılırsa, o kadar yapılır.

Ne kadar hacetin (ihtiyaçların) varsa, o kadar verilir.

Hadi varmaya (visale), yükselmeye ve her şeyin özüne bakmaya, her şeyi aslı ile görmeye (aayan-ul usul).

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 31

Beni madem yalnızca Kendin için ayırdın, 

O halde beni başkalarına bırakma,

Madem beni benden aldın, 

O halde beni Sana ver!

Senin için olan ayrılık kavuşmak ve yükselmektir.

Ve Senin için olan almak Senin vermendir.

Sana olan fakirlik zenginliğin ta kendisidir.

Sensiz olan rahatlık ancak darlık ve harabedir.

Seni isteyen rızandır, Senden razi olandır.

Senden gayrisi dalalettir mülkünde,

Senin sevketmenle olduğu halde,

Ve hayırlarda fesat yaparlar. 

Ve olmak, sadece olmuş olmak için!

Ne?

Neden?

Ve Senin dışında; Sadece Sen istiyorsun diye olanlar!

Ben ama ancak Seni istiyorum.

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet 32 :

Ey konuşan Ben zamiri ; konuş!

Ve bana söyle; sen konuşmadan önce neredeydin !!

Ve senin olduğun ;

Bana o olduğunda, neden hazır olmadığından haber ver ? !!

Ne sen ne o ne de ben ve biz sadece Ben’dik !!!

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 33

 Ben Tek’tir.

Herşey O’ndan O’na’dır (O’nun muradı)!

Ve O’nu birler (O’nu tevhid eder).

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 34

O’nun nuru beni aldı O’nun nuruna götürdü.

O’nun nuru bana O’nun nurunu gösterdi.

O durumda kendimi O’nun nurunun bir parçası olarak gördüm.

Sonra benim nurum O’nun nurunda yok oldu.

Ve o zaman bildim ki, benim nurumun aslı O’nun (sallallahu aleyhi ve sellem) nurudur!

“De ki, eğer Allahı seviyorsanız bana uyun ki, Allah’da sizi sevsin.”

(AL-I İMRAN, 3/31)

Nurun sevgisi; sevgi ve seven-sevilen makamıdır. 

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 35

Sevdi ve tabi oldu.

Tabi olunanı sevmeden tabi olunamaz.

Ve tabi olmak çıkılan yolda itaat ışığında yürümektir – emirlere ve yasaklara itaat etmek – o halde itaat et, et ki aydınlatılasın!

“Allah dilediğini nuruna (ışığına) erdirir.”

(NUR, 24/35)

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 36

Medet (destek) O’ndandır ve O’nunla verilir ve O’nun sevdiği vesilesi ile O’ndan istenir isteyenler için O’na medet yetkisi ve izni verilir. 

Onun için ihlaslı olursan, sana verilir.

İhtiyacından dolayı medet istemen seni O’ndan alıkoymasın ve engellemesin!

Ve ihtiyaçlarını istemekle ilgilenen ve meşgul olan kimseye verilir gerçi istediği!

Ama kitap taşıyan eşek gibi hani.

Bunu O’nun sevgisi için iste ki, O’nun muradı ol.

Ve O’nun muradı olursan, 

Sen kendin o medet olursun!

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 37

Hamd 3 çeşittir:

  1. Mutlak Hamd: Zat’dan Zat’a olan hamd. Allah’ın Kendisine olan hamd’i.

“Hamd, alemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.” (FATIHA, 1/1)

  1. İmam’ın, yani rehberin hamd’i. Hamd’i kendisini bütün âlemlerden ayıran Ahmed (sallallahu aleyhi ve sellem)’in hamd’i.

Bütün Hamid’lerin (övenlerin) İmamı ve en çok hamd eden.

  1. Ahmed’i(sallallahu aleyhi ve sellem) takip edenlerin hamd’i (ma’mumin, O’nu takip edenler)

Onlar imamlarının (Ahmed) hamd’i ile ma’mum (O’nun izinden gidenler) makamındadırlar.

Ama İmam olması hasebiyle Ahmed (sallallahu aleyhi ve sellem)’e bağlıdırlar ve O (sallallahu aleyhi ve sellem) da onlar için rahmettir.

Mutlak hamd kitabın anası olan – el Fatiha’da – ve o Fatiha’nın sırlarının ana temelidir.

– Ahmed’in hamd’i Kehf Suresi’nin başındadır: “Hamd, Kitabını kuluna vahyeden Allah’adır”

Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) Rabbi Allah’ın emirlerine itaat olarak, isra ve miracı’nın sonunda Allah’a Allah’ın tecellisi olarak hamdetmiştir.

Orada Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’a, Allaha Hamd etmesi emrolunmuştur.

“Ve de ki: El-hamdulillah…” diye başlar ve sonra iyileri müjdeler ve ‘Allah evlat edindi’ diyenleri de uyarır,

Onun detayları 7 havamim’dedir:

“Şüphesiz biz sana 7 Mesani’yi (hamd çeşitlerini) ve azim Kur’an’ı verdik.”

(HİCR, 15/87)

Me’mum olarak bütün yaratılanların hamd’i ise şu ayet-i celilede ifade edilmektedir:

“Hiçbir şey yoktur ki O’nu övgüyle tesbih etmesin. Ancak siz onların tesbihlerini anlamıyorsunuz. Şüphesiz O hilim sahibidir,bağışlayandır.”

(İSRA, 17/44)

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 38

O’nun hidayetiyle tedbir eyle ki, Nuru ile sana takdir eylesin.

Niyetin Onun sevgisi olsun ki seni Kendisine yaklaştırsın ve nurunun çemberine alsın. O çembere girdiğinde gördüklerini nuru ile görürsün.

Niyetin O’nun nuru olmasın, yoksa o nur ile yanarsın.

Onun nurunu kendine bir rehber yap ki o ışıkla O’nu tanıyıp göresin.

O’nu tanırsan O’nu görürsün, ve O’nu gördüğünde ise kendini O’nun için tecrid et (ayır).

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 39

Eğer kaderin seni, cehalet içinde olan ve cehaletin hastalık olarak yayıldığı bir halkın içine getirdiyse ve sen aralarına girdiysen:

Öğrendiğin gibi davran onlara. Onlara ilmini gösterme.

Belki onlar sanada bulaştırırlar hallerini.

Ve henüz onların arasına girmediysen, onlardan uzak dur,

Yoksa belki onlardan biri olursun.

“Salgın bir hastalık olan bir ülkeye girdiğinizde, oradan dışarıya çıkmayın ve henüz girmediyseniz, oraya adım atmayın (içeri girmeyin).”

(HADIS)

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 40

Nefsini (kendini) nefsinin açığını (hata ve zaaflarını) takip etmekle meşgul edersen kendini Rabbi’nin ve başka nefislerin tuzaklarından korursun.

Hem de bu yolla açıkların kapanmayacağı o günde açıklarını kapatırsın.

Nefsinin ikramı (cömert olmak); başkalarının açıklarını kapatmaktır!

Nefsin için özgürlük ve kurtuluş ise ancak kendi nefsin için razı olmadığın şeyler için başka nefisler için de razı olmamandır.

Ve kendi nefsin için razı olduğun şeylere, başkalarının nefsi için de razı olmandır.

Bil ki, Allahu Teala’nın başkaları tarafından senin nefsin için yasakladığı şeyleri, senin tarafından başkalarının nefsi için de yasaklamıştır!

Onu sıkı tut ki nefsini zındanından kurtarasın.

Nefsin için seçme ki, nefsine haksızlık etmeyesin!

Yoksa nefsinin kölesi olursun.

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 41

SUBHANEK! Ey Hamdin kendisine mahsus olduğu Zat!

‘Ben’ sadece Sana ve Senin içindir.

Bütün kâinat Senin kulundur.

Ben bütün bu kâinatın neresindeyim?

 Ben nasıl ‚ben’ diyebilirim ki?

Oysa ben anılan bir şey değildim.

Ey bendeki ‘ben’! Nasıl olursan ol, yere delik açamazsın ve dağlara ulaşamazsın!

Ey bendeki ‘ben’! Ölümünden sonrasına bak nerede ve nasılsın!

Öyle olmadan ders al.

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 42

Ve kısa bir zaman için Senden ayrılık yakıcı bir hasrettir.

Senin ayrılığın bana nasıl ve nerede bir yer verir!

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 43

Din borcu: Rabbi ile kulu arasındaki borçtur.

Rabb borcunu fazlasıyla verir.

Kul ise günah ve hıyanetle bunu reddeder.

Edeple öde borcunu ve verirken edepli ol.

Vermekteki iyilik sevgi, yakınlık ve bağlılıktır.

Kötü tavır ise felaket olan kibirdir.

Verirken tebessüm etmek; mutluluk, sevindirmek ve kazançtır.

Başka türlü geri vermek ise ziyandır.

„Senin Bana karşı kulluk görevin ve Benim de sana karşı rızık görevim var. Sen görevinde bana muhalefet etsen de Ben sana rızkında muhalefet etmem (vermemezlik etmem).“

(HADIS-I KUDSI)

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 44

Allahu Teala bir işi (herhangi bir problemi) keşif vesilesi ile sana gösterirse,

Ve sen ona rağmen kurtulamayıp düşersen!

Bilmelisin ki: Keşif Sana bir fazl’dır, (Sana gösterilmesi senin için nimettir)

Düşmen ise emirdir, (Allah’ın kazası). Seni öyle İmtihan (ibtila) eder.

O bir yükselmedir, ‘Acaba’dan’ sakın!

(Lev) çünkü “acaba” Mükafatı kaybettirir,

Ve şeytanın amel kapısını açar!

Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Acaba şöyle yapsam böyle mi olurdu deme, çünkü acaba şeytanın amellerinin kapısını açar.”

Allahu Teala şöyle buyurur:

“Ve hoşlanmayacağınız bir şey olur ki, o sizin için bir hayırdır. Ve seveceğiniz bir şey olur ki, o sizin için bir şerdir. Ve (bütün bunları) Allah bilir, siz bilmezsiniz.”

(BAKARA, 2/216)

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 45

O’nun sanatına (yarattıklarına) bakarsan,

Tefekkür et (düşün)! Sonra tedebbür et (bağla)!

Ondan sonra da teemmül yap (derin düşün)!

Ve eğer teemmül yaparsan,

Es-Sani’yi (sanatkarı) eserleriyle zikret ki,

O da seni senin eserlerinde ansın!

O’nun ürünlerine burnunu sokma, yoksa bozgunculardan olursun!

O’nun eserlerini O’na giderken kendin için O’nun adına kulan!

O vakit Onunla O’na olursun!

“Şüphesiz, Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde akıl sahiblerine şüphesiz deliller vardır”

(AL-I IMRAN, 3/190)

“…Ben her şeyi senin için yarattım ve seni ise Benim için yarattım, bana itaat et ki, bütün her şey sana itaat etsin…”

(HADĪS-İ KUDSI)

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 46

Hiçbir salih kulu denemeye kalkma!

Belki o yediğin zehirdir!

Ve sen onun hakkında gıybet yaparsan (arkasından konuşuyorsan), onu yemiş olursun.

Ve eğer o konuştuğun gibi değilse, ya onun günahlarını aldın ya da kendi sevaplarını ona verdin.

“Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakının, zira zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin suçunu araştırmayın; kimse kimseyi çekiştirmesin; hangi biriniz

ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır? Ondan tiksinirsiniz; Allah’tan sakının, şüphesiz Allah tevbeleri daima kabul edendir, acıyandır.”

(HUCURAT, 49/12)

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 47

O’na yönel ki,

O da seninle olsun!

O seninle olursa,

Bütün her şey senin için olur!

Ve her şey senin için olursa,

Kendini O’ndan başka bir şey ile meşgul etme!

Ve senin sevdiğin her şeyi elinden alıyorsa,

Bil ki:

Senin için Mahbubiyyet’tir (çok yoğun sevgidir) ve sana Gayrettir (kıskanmadır)!

O zaman kendini, senden aldığı şeylerle meşgul etme!

Bunun için büyük bir şekilde mükafatlandırılırsın ve onun yerine daha çok nimete kavuşursun.

Çünkü onları senden alması,

Sana daha çok ve daha iyi şeyler vermek içindir!

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 48

Kâinat Yaradan’ın mülküdür,

Ve akıl Yaradan’ın sanatıdır; eseridir,

Aklını Yaradan’ı için kullan ki, O’nun yarattıklarına sahip olasın!

Ve nefsini ve hevanı akla emanet et!

Ki zulme ve cehalete düşmeden dünyada emaneti taşıyan ol.

Muhakkak ki Biz, emaneti göklere, arza ve dağlara arz ettik (sunduk, teklif ettik). Onu yüklenmekten çekindiler ve ondan korktular. Ve insan onu yüklendi. Muhakkak ki o (nefs), çok zalimdir, çok cahildir.“

(AHZAB, 33/72)

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 49

Taşınan bir kitap olma!

Bütün her şeyin adını yazan yazıcı bir kalem ol!

“Ve öğretti Âdem’e bütün isimleri.”

(BAKARA, 2/31)

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 50

Sana yabancı olan bir topluma girdiğinde,

Konuşma, ancak öğren!

Ve onları dinleyince tedebbür yap (bağlantı kurarak düşün).

Ve bil ki: bilinen her şey, söylenecek şey değildir.

Ve her makam (yer) için bir Makal (konuşma) vardır.

Sükut hem nurdur hem sükût eden korunur:

-Zikir

-Güç

Konuşmak ise: karanlığına atılmış taşlardır.

Belki onlardan birileri sana geri döner ve seni yaralar!

Konuşurken tedebbür yap, doğru kelimeleri ara ve dilini dizginle!

Seyyid Mecdî Dawoud

———————————————————————————-

Hikmet: 51

 

İbadet: (Kendisine kulluk edilen) Mabud karşısında eğilmektir.

Taat: emir ve nehiydir (helal ve haramları gözetmek).

Muhabbet (sevgi) kullukta ihlaslı olmaktır.

İtaat etmek muhafaza etmek ve sımsıkı tutmaktır.

Kul ol, seven ol ve itaat eden ol,

O vakit hem sevilen hem de itaat edilen olursun!

Ve itaat ederken hem ihlaslı ol hem de doğru metotla mükemmel yap,

O zaman altın senin için aynı toz gibi olur,

Nimetler ve imtihanlar (ibtilalar) da.

O vakit hem nimetler için hem de zorluklar için şükredersin,

Ve şahit seni yükseltecektir,

Ta ki sen ışıklar alemine ve sırlarına adım atıncaya kadar,

Ve Rabbani kul yani O’ndan O’na olana kadar!

Herhangi bir şeye: Ol! Dediğinde olana kadar!

“Ey Benim kulum! Bana itaat et! O zaman bir şeye ol dersin de o şey hemen oluverir.”

(HADİS-İ KUDSİ)

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 52

 

Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurur:

“Din, nasihattir.”

Arı daldan dala ve çiçekten çiçeğe konar ve Subhanehu O’na bal ve şifa verir.

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 53

 

Zühd: hayatın lezzetlerini sevmemek ve bir kenara atmaktır.

Zühd: elinin altında olanları istememendir,

Yoksa denildiği gibi-başka insanların elinin altında olanları istememen değil.

Belki diğer insanların elinin altında olan şey senin elinin altında olsa seni çok büyük haksızlık yapmaya itecek ve seni O’ndan (Allah’tan ) meşgul edecektir!

Kanaat (mutlak razı olmuş tok gözler): Allahu Teala’nın sana verdiklerine tam teslimiyet ve tam yakîn ile razı olmandır.

Ve sana dünyada rızık olarak verilen nasibini unutmamandır,

Ama sadece senin O’na itaat etmen için ve sürekli itaatini daha da güçlendirmen için.

İsraf yapmadan (abartmadan yoksa El- Razık (rızkı veren) seni sevmez,

Veya tebzir yapmadan (saçmadan), yoksa şeytanın kardeşi olursun!

Ve rızkın gelmesi ve gitmesi helal mahallinden helal mahalline olmalıdır.

Allahu Teala şöyle buyurur:

“…Ve dünyada olan nasibini unutma…”

(KASAS, 28/77)

“…Ve yiyin, için, fakat israf etmeyin, Çünkü Allah israf edenleri sevmez.”

(A’RAF, 7/31)

“Muhakkak ki tebzir yapanlar (saçıp savuranlar) şeytanların kardeşleri olmuşlardır…”

(İSRA, 17/27)

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 54

 

Kaza ve kader:

2 çember ile kuşatılmışsın

  • Kaza
  • Kader
  1. Kaza: (Allah’tan kullarına kullarının müdahalesi olmadan verilenler)

A – Kazaiyye ferdiyye (bireysel kaza):

Bununla ilgili hesap yoktur: Mesela, doğum günün, ölümün, organlarının hareketleri, kalp atışların vs.

B – Kazaiyye kevniyye (kainatla ilgili kaza):

Bununla ilgili de kula hesap yoktur, örneğin güneşin doğup batması ve bütün astronomik aktiviteler vs.

  1. Kader: (doğru takdir / kesin değerlendirme. Kulların seçimleriyle alakalı meseleler)

A – bireysel kader:

Bununla ilgili kula hesap sorulur; ya mükafatlandırılır ya da cezalandırılır, yani yapılan seçime veya amellere göre vs.

B – genel kader:

Bununla ilgili de kula hesap var; ya mükafat ya ceza. Allah’ın genel olarak yarattıkları ile ilgili düşünmek ve derin düşünmek ile ilgili (tefekkür ve teemmül). Örnek olarak gökler ve yerler ve dağların yaratılışı hakkında…vs.

Aklın görevi nedir: O’nun yarattıklarına Yaradan’ın mucizesi olarak bakıp Yaradan ile yaratılan arasındaki bağlantıyı kurarak Yaradan’ın varlığını kanıtlamaktır. Allah’ın emirlerine ve yasaklarına yani kanunu olan Kur’an ve Sünnet’e itaat ederek uygulamaktır.

Kaderî çemberde kul için sorumluluk ve hesap vardır, kazaî çemberde hesap, sorgu ve sual yoktur.

„Muhakkak ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ard arda gelişinde akıl sahipleri için deliller vardır.”

(AL-İ İMRAN, 3/190)

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 55

 

Yürümeni dünya içinde dünya için yapma!

Nasibini de unutma ondan. Sonuna bakmayı da unutma!

Bundaki (dünyadaki) nasibinin seni var oluş sebebinden alıkoyup meşgul etmesine izin verme!

Topladıklarını başkaları için topluyorsun!

O halde topladıklarını helal olanlardan topla ki, ondan dolayı kendini cezalandırtma!

Ve ardından gelecek olanlar için inşa ediyorsun!

Peki, senin için olanlar nerede?!

Başkalarının seni kendinden alıkoymasına izin verme ki, O’na geri dönerken nefsin itminan içinde tatmin olsun!

Hz. Ali (ra) en zor ameller şunlardır dedi:

  • kendi hakkını başkalarına vermen.
  • her halinde (sürekli) Allah’ı zikretmen.
  • kardeşini varlıkta giydirmendir.

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 56

 

Cahil biri bir Alim’e baktığında, kendini onda görür,

Ve o Alim’i cahillikle suçlar!

Ve bir alim cahile baktığında, kendini onda görür,

Ve ona acır!

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 57

 

O’nun için olan sevgi, senin için olan sevgidir.

O’nun için vermek, O’ndan almaktır.

O’na yapılan amel, senin için bir inşaadır.

Her şeyi O’nun için yap ki, her şey senin için olsun.

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 58

 

Zorluklar Allah yolunda olan yolcuları sallar, tıpkı meyve dolu bir ağacın sallanıldığı gibi.

Ve ibtila (imtihan) taşlarıyla taşlanır, meyveli ağaçların taşlandığı gibi.

Sen de meyveli bir ağaç ol, Gölgen başkaları için olsun,

Hakk yolunda yürüyen bir salih ol, Rabbin ise hedefin.

Aslın sağlam olsun,

Dalların yukarıya gidedursun, O durumda ondan beslenirsin.

“Secde et ve yaklaş.“

(ALAK, 96/16)

sırrıyla hani.

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 59

 

Kazası ile kendini meşgul etme, çünkü o O’nun meselesidir.

Ve onlarla ilgili hayrete düşme, çünkü onlar O’nun isteğidir (muradı).

Ve kaderi tedebbür et (düşün), çünkü bu senin meselendir!

Bil ki, kader senin için hem kapılar ve yollardır!

O halde O’nun emriyle gir ve içinden geç ki o kapı ve yolların,

Ta ki O (Subhanehu) senin için her türlü nimeti kaza kılsın.

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 60

 

Medet, her şeyi verenin “Subhanehu”nun vergisidir!

Her şeyde insanlara medet vardır.

Ve insanın eşya için olan medeti.

Eşyanın medetini her şeyi veren “Subhanehu”ya hizmetçi kılmak gerek!

Onu (medeti) O’ndan O’na isteyin.

Ve her şeyden O’na (medet) isteyin ki,

Arz’da ki ikameti genişletin!

Ya Medet!

Ya Medet!

Ya Medet!

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 61

 

Basiret (kalp gözü) sahibi insanlarla birlikte olursan, bilmelisin ki, onlar Allah’ın dostları ve O’na aittirler!

Eğer senin istediklerini onlarda göremez isen! Onların yaptıklarını Allah’ın kanunlarına göre ölç.

Allah’ın kanunlarına uyuyor ise emin ol ki sen kötü düşüncelerinle kendini onların aynasında görmüşsün.

Eğer Allah’ın kanunlarına uymuyorsa, Allah’ın peygamberi Musa (as) ile salih kul (Hızır (as)’dan) sormalısın.

Eğer onlar senin işine yaramıyorsa, en azından kendini zarar görmekten kurtarırsın!

Çünkü onlar Allah’ın zehridir. Ve Allahu teala asla onların başına kötü bir şey gelmesine müsaade etmez ve zehrini tattırmaz. (Tadan zehirlenir, iflah olmaz).

(Ve Ithim (kötülük) odur ki, içinden geçer de sen insanların öğrenmesinden korkarsın).

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 62

 

Bütün ağyar (başkaları) iki yüz’de birleşmiştir:

–        Yaradanlarında.

–        Sende.

Kaza yüzünde,

Kader yüzünde.

O’na itaat et ve yolunda ilerle!

Niyetin O’nun yüzü olsun!

O zaman kaza da kader de senin yüzüne itaatkâr olacaktır!

Yoksa ağyardaki kaza seni dünyada lanetler ve ahirette de sana karşı şahitlik eder!

“Ve her şeyi senin için yarattım “

(HADİS-İ KUDSİ)

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 63

 

O’na Ulaşmak:

  • O’nda Zenginliktir,
  • İnsanlarda fakirlik.
  • İnsi ve cinnî şeytanlarda ise düşmanlıktır!

Ve sen insanların sana fitne yapmaları ile ve sana haksızlık etmeleri ile imtihan edilirsen bilmelisin ki, O’nun yanında, O’nun Sevgisiyle O’nun kıskandığısın!!!

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 64

 

“Biz, insanı (yüz yüze geleceği nice) zorluklar içinde yarattık”

(BELED, 90/4)

Eğer dünya tatlı olmaya başladıysa, acıya hazırlık içindir!

Ve eğer seni örtüyorsa, bu seni açmak için bir hazırlıktır!

Onun gülmesi felakettir!

Onun tebessümü hüzündür!

Sana gelişi cezadır!

Seni terk etmesi mükafattır!

Başkası için kalıcı ise, sana asla gelmeyecektir!

Onun senden razı olması Subhanu-l Hakk’ın rızasından uzaklaşmandır!

Bil, ve dayan!

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 65

 

“O her gün bir başka iştedir.”

(RAHMÂN, 55/29)

Varlık O’nun hitabıdır,

Vahiy ise O’nun beyanı (açıklamasıdır).

Kaza vucudun (varlığın) tesbih ve salat’ıdır (varlığın hamd ile tesbihi ve ibadeti).

Ve kader varlığın halidir.

Akıl varlıkta bir emanettir!

Onun tedebbürü (bağlantı kurarak derin düşünmek) onun emanetidir.

Onu terk etmek ise ihanettir.

Ey beni arayan! Sen nerdesin?!

Ey bana bakan! Kendine bak ki, bana bakmış olasın!

Eğer beni bulursan, kendini de bulacaksın!

Ve eğer beni görürsen, kendini de göreceksin.

Ve kendinde ara varlığı,

Aksi halde varlığın olmaz!

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 66

 

Bir mesele senin gücünün fevkinde ise o meseleyi her şeye Kadir olana havale et!

Ve o meseleye güç yetirebildiğin takdirde her şeye Kadir olanı hatırla!

Dünya sana dar olduğunda ahireti hatırla!

Dünya sana genişlediğinde ise kabri hatırla!

Ve duanı O’na hacet eyle.

Ve hacetini O’na ibadet eyle!

Rızkını ibadet için iste; o durumda O’ndan O’na bir kul ve bir ibadet olursun.

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 67

 

En çok sevdiğin muradın O’nun rızasına uygun olsun!

Ve O’nun rızasına uymayan hiçbir şeyle razı olma!

O’na en iyi şekilde; rızasına uygun kavuşmanın yolunu öğren!

Zikret O’nu ki seni unutmasın.

Özlem içinde O’nun affını ararken gafletini unut,

Huşu anında O’ndan rahmetini dile.

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 68

 

Ve ben anılmaya değer bir şey değilken,

Nasıl – ben buradayım veya orada değilim – diyebilirim!

Ve burada ve orada Senin nurunun tecellisidir zaten.

Birazdan burası ve orası fena bulacak ve yok olacak!

Ve ben önce faniyim ve varlığım fenadadır!

Senin sevginde fena bulup yok olana merhamet et!

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 69

 

Dün olan oldu gecti:

Ya lehte ya alehte; onu (geçmiş günü) arkanda bırak ki, o seni aktüel gününden alıkoymasın!

Bugün elinin altında, o seni bırakmadan ondan istifade et!

Yarın, ya senin lehine ya aleyhine ya da hem lehine hem aleyhine olacaktır. Ya da belki yarın sen olmayacaksın!

Yaşlar kısalmaktadır!

Rahimler çıkartmakta ve toprak ise yutmaktadır!

Sen ne zamanın uzunluğunu yakalayabileceksin ne de dünya miktarını ne de bu ikisinin istikbale doğru yürüyüşünü değiştirebileceksin!

Tedbirli ol (planla)

Rabbinin emirlerine göre işlerini planla ki,

O da senin için hayatının nimetini planlasın.

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 70

 

“O hâlde, ulul-azm sahibi rasullerin sabretmeleri gibi sabret.”

(AHKÂF, 46/35)

Zulüm acıdır ve zulümat’tır (karanlık), ve onun tatlılığı sabırdır, ve onda güzel olan ışığının aydınlığıdır!

Zulmü tadan, onu kimseye tattırmaz!

Kahir (ağır zulüm) daha da acı ve serttir, onun tatlılığı ise ulul-azm olanların sabrıdır.

Ve onun ışığının aydınlığı senin yakînindir (tam iman). Allah’ın gözleri önünde olmandır.

“Rabbinin hükmüne sabret. Çünkü sen gözlerimizin önündesin, kalktığında Rabbini hamd ile tesbih et.”

(TUR, 52/48)

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 71

 

Ey Nefis!

Allah’ı her zaman gözetle, O’nu gözetlemek vereceği nimeti beklemekten daha iyidir,

Çünkü O (Allah) en iyi koruyan ve merhametlilerin en merhametlisidir!

Fanilerle değil Baki ile meşgul ol,

Fani olanla da kendinle de meşgul olma!

Benim konuşmam halim için bir öğüttür!

Ve kötü halim beni başkalarının hallerini görmekten alıkoyar.

Ey, halimin nasihatçisi!

Allah seni benim en iyi halimle mükafatlandırır.

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 72

 

Mevla’na itaat et!

Eğer O’na itaat edersen;

O hem sana hem senin baktığına bakar (korur gözetir)!

Ve Ona ihlas sırrı ile kulluk et,

İhlasını şeytan görmez ki bozsun!

İhlasını melek bilmez ki yazsın!

O vakit Allah sana hesapsız verir.

Ve seni amel defterinden muaf tutar.

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 73

 

Zayıflık güçtür,

Ve güç zayıflıktır,

Ve umut bir gül’dür,

Kokusu ise hayattaki nefes alıp vermedir,

Ve onu arayış bahçenin dikenlerinin batmasıdır.

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 74

 

O kimseye hayret edilir ki, gidişini ve sevgisini O’ndan başkasına yöneltir!

Ve O’nun dışında olan her şey, O’nun izni iledir!

“Kim acele (bu dünyada acil) olarak isterse, istediğimiz kimseye, dilediğimiz şeyi ona orada acele verdik. Sonra onu cehennem ehli kıldık. Zemmedilmiş (ayıplanmış) ve (rahmetten) kovulmuş olarak, ona (cehenneme) atılır. Kim Mü’min olarak ahireti istedi ise ve onun (ahiret) için, onun gerektirdiği şekilde çalıştı ise işte onların çalışması, böylece meşkur (şükrün, karşılığını hakeden) oldu.”

(İSRA, 17/18-19)

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 75

 

Benim Sana olan yolum ikiye ayrılmıştır:

–        Bir önceden bilinen ve takdir edilen yol: Kaza.

Subhaneke! Sen önceden bilip takdir ettiğin şeylerden (münezzehsin)!

–        Ve diğeri bana takdir ettiğin yol: Kader.

O halde benim için tedbir al (planla) ve beni Senin rızan doğrultusunda hidayet üzere eyle!

Çünkü Sana giden yolda Senin için Salik’im (yolcu).

Ve kendimi Sana bıraktım.

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 76

 

Kabul bir vaadir,

Ve dua ise bir şarttır!

O söze ulaşabilmek ve sahip olmak için çabala.

„Rabbiniz size şöyle buyurdu: „Bana dua edin, kabul edeyim.”

(MU’MİN, 40/60)

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 77

 

Ameller ve haller kaza ve kader ile gerçekleşen birer konuşmadır.

Zorlu bir yolda O’nun kaza’sı ile yürüyorsun,

Ve o yolda yürürken sana ait seçimlerin sonuçlanıyor.

Konuşmanı O’nun konuşmasına terk et,

Ve hislerinin idrakını O’nun emirlerine göre bırak,

Yoksa emanete ihanet etmiş olursun!

Nefsini insanî arzuların karanlıklarından kurtar;

O zaman dünyada O’nun nuru ile hayırlı bir şekilde ilerlersin!

Kendini kibir’den koru!

Ve O’na şirk koşmaktan sakın!

Ve gurura dikkat et, çünkü o bir perdedir;

O vakit nurlar alemine uçarsın.

Nur dışında karanlıktan başka bir şey var mıdır?!

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 78

 

Bana, duyduğuna göre değil gördüğüne göre davran!

Benden al (bilgiyi) benim hakkımda alma!

Bilmelisin ki, zulüm, acizlik ve kendini yok etmedir,

O yüzden zulmü bir de abartma ki,

Yok oluşunu hızlandırmayasın.

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 79

 

Bir zalim asla sadık olmayacaktır.

Ta ki hak sahiplerine haklarını geri verene kadar!

Ve mazlum asla kaybetmeyecek!

Ve belki bu zulüm bir mazlum için geçicidir,

Onu bir daha asla meşgul etmez ve sonrası ise ebedî saadettir!

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 80

 

“Allah kendinden başka ilah olmadığına şahitlik etti; melekler ve ilim sahipleri de adalet üzere hareket ederek Allah’tan başka ilah olmadığına şahitlik ettiler. Yüce ve hikmet sahibi olan Allah’tan başka ilah yoktur.”

(Al-İ İMRAN, 3/18)

Ben nefsimi nefsim ile nefsime kilitledim.

Hem hapishane hem mahpus hem de hapseden idim.

Ben nefismi nefsim ile nefsimde aradım,

Nefsimi nefsimin mihrabında secde halinde buldum ve nefsimin bütün ayânlarıyla (özleri – birimleri) O‘na şahitlik ettim.

Ben O’nu zikrediyordum, O da beni anıyordu!

Ben O’nu övüyordum, O da beni övüyordu.

Ben secde de tesbih ederken bütün ayânımla (varlarımla), şükürle – ve Vahdaniyetiyle kendi Zat’ına ettiği hamd ile tesbihin nuruyla ettiği şehadetle O’na münacaat yapıyordum

– Subahnehu.

Sonra O’nun hamdinin nurunda fanî oldum (yok oldum) şahitliğimin urucu (yükselişi) ile; Ve o zaman kendimi hiçlikte buldum, ve ama şahitlik eden (şuhud) var olan (vucud), ve anlayışımı, bilgimi (irfan), aklımı; bütün benliğimi O’nun muradı olarak buldum! O anda O’nun Nur‘unda fani oldum ve o Nur ile O’nu görüyorum!

Sonra Nur’un nur‘u ile varlığa şahitlik ettiğimde gördüm ki varlığın gözleri sadece Bir olana (Allah’a) Tevhid etmekteler!

Varlığın özü bir olanı birlemektedirler. (Vucud‘un ayn’ı Vahid‘i tevhid etmektedir).

Ve güzelliği (cemali) ve onun zıddını her şeyde Tevhid olarak gördüm.

Ve varlığı güzellik olarak gördüm.

Ve Baha (parlayan güzellik) Hamd ile Tesbih’dir.

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 81

 

Sevgi Makamı (Muhabbet Makamı) El vusul ittisal (ulaşma bağlantıdır):

Ve eğer senin muradın O’nun sevgisinde yok olmaksa,

O halde o (muradın) O’nun tarafından çekilir.

Ve O senin muradın için tedbir alır (senin muradını planlar)

Ta ki O’nun Sevgisinin nuru kalbinde parıldayana kadar.

Çünkü sen O’nun Nur’u ile nuru görürsün,

Ve yarattıkları vesilesi ile Yaradan’ı görürsün,

Ve kendini O’ndan O’na görürsün,

Ve kâinat senin için O’na olur.

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 82

 

O’nu verdiklerinden dolayı sevme, Lakin O Kendisine itaat edene de O’na karşı savaşana da (nimetlerini) verir!

Ve eğer sen böyle olmazsan, O verdiklerini senden geri çektiğinde, senin O’na olan sevginde beraberinde gider,

Ve O sana verirse, o zaman sevgi gelir!

O’nu, cennetinden dolayı da sevme, çünkü cennet de O’nun kullarından bir kuldur!

Senin Sevgin O’nun Zatı için olsun, çünkü O’na bu yaraşır!

Ve bil ki; eğer O’nu seviyorsan bu O’nun sana olan fadlıdır!

Ve O’nun sevgisi seni O’ndan alıkoymasın.

O’nun huzurundan gıyabına çevrilme,

Ve O’nun huzurunda Sevgisini yaşa!

Yoksa O, seni nimetlerinden mahrum ederse, O’nu sevmekten vaz mı geçeceksin?!

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 83

 

Ey hidayeti vesilesi ile, ihsanı ve ikramından dolayı Kendisinden medet istenen!

Subhaneke ya Kerim!

Hem Senin yolundan gidene hem Sana karşı savaş açana verirsin!

Haşa ki haşa!

Senden başka kim var ki, kim!

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 84

 

O’ndan başkasına oruçlu ol,

Ve İftarını O’nun Sevgisi yap!

O zaman O’nun uzaklığından yakınlığına huşu içinde varırsın,

Ve daima O’nunla bağlantılı olursun!

(Yani O’nun yakınlığı ile uzaklığına karşı takvalı olursun).

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 85

 

Cennet O’nun rahmetinden dolayı nimetidir,

Ve Cehennem dahi adaletidir!

Kendini O’nun adaletini sorgulamaktan sakın!

Ve O’na sevginden dolayı kulluk et ki, rahmetine nail olasın.

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 86

 

İbadet sevgidir,

Onu adet haline getirmeyin, bilakis adetlerinizi O’nun sevgisine çevirin.

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 87

 

Eğer O’na ibadete hayran olmuşsan,

O’nun sevgisinde ihlas sahibi olmuşsundur.

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 88

 

Eğer nefsin O’ndan değilde başkasından razı ise,

Ve bu halde kalbin O’nun vermesi ile tatmin oluyorsa,

Bilmelisin ki, O’na şirk koşma halindesin.

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 89

 

Zulüm odur ki:

Allah’ı amellerinde ve konuşmalarında görmezsin de,

Hallerine hayret edersin.

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 90

 

Eğer rengin sarardıysa,

İşler ters düz olmaya başladıysa,

Ve yemeğin tadında değişiklik olduysa,

Ve gecelerde bedenin yataklara küstüyse,

Ve eşyaların isimleri zihninde ve dilinde karışıyorsa,

Ve her cepheden sana karşı savaş açılıyorsa,

Ve sen tefekkür ettiysen (düşündüysen),

Teemul ettiysen (derin düşündüysen),

Ve tedebbur ettiysen (tefekkur ve teemmul’den sonra yarattıklarını Yaradan ile bağladıysan),

Ve sessizlik denizine derince daldıysan,

İşte o vakit göklerin ve yerin mülkü sana açılır,

Sana açılanları halka açmaktan sakın,

Ve kendini sıkı tut.

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 91

 

Ey, bana bakan kişi, bende kendini görüyorsun!

Ve ey kendini görmek için benim içime bakan (hususi işlerimi takip eden),

Ben senin, seni gördüğünü görüyorum!

Nefsini kendinde ara, başkalarının nefsinde değil!

Yoksa nefsini başkalarının eti ile hasta edersin!

Ve ona (nefsine) evinin derinliklerinde hıyanet edersin.

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 92

 

İbadet: abid ve Mabud’dur yani kul ve kulluk edilendir;

Abd Mabud’a yakınlaşır.

„Hayır! Ona uyma! Allah’a secde et ve yaklaş!”

(ALAK, 96/19)

Farzın çoğaltılması ihsandır;

O halde çoğalanları çoğalt ki,

O halde O’nun muradı ile ihsan ehlinden olursun.

„Diledikleri şeyler, Rab’lerinin katında onlar içindir. İşte bu, muhsinlerin mükâfatıdır.”

(ZÜMER, 39/34)

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 93

 

El-Hamd: kalbin ve dilin konuşmasıdır,

Ve akıl ile organların delillerle teslim olmasıdır:

–        Nimetlere şükretmekle

–        veya ibtilalara (imtihanlara) sabretmekle.

“Ve Rabbinin nimetlerini anlat.”

(DUHA, 93/11)

“Ve Elhamdulillah de…”

(İSRA, 17/111)

El-Şükür (teşekkür etmek): Kalbin ve organların verilenler için işlenen amellerdir.

 

“Ey Davûd ailesi, şükredin! Kullarımdan şükredenler pek azdır.”

(SEBE, 34/13)

“…namazı dosdoğru kılanların ve zekatı verenlerin…”

(BAKARA, 2/277)

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 94

 

Oruç vesiledir.

Hedef takvadır.

Vesile maddî ve manevîdir.

Vesilenin iki kanadını nasıl korursan,

Hedefine de o şekilde ulaşırsın.

O zaman ruhun nurlar aleminde uçacak.

Ve o vakit hakikati ve şeriati, gerçeği ve İslam’ı hariçten ve bütün yaratılanlardan “oruç tutarken” görür ve tanırsın. (Yani Allah’tan başkasına oruçlu olmak).

“Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, (fenalıklardan) sakınırsınız diye oruç sizin üzerinize de farz kılındı.”

(BAKARA, 2/183)

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 95

 

Orucu şuranla (kalp) tut!

Çünkü onunla ilgili endişem var!

Orada ya salah veya fesad vardır.

“İnsan vücudunda öyle bir et parçası vardır ki o salih olursa bütün vücut salih olur, o bozuk olduğunda bütün vücut ifsat olur. İyi bilin ki, işte o et parçası kalptir.”

(HADİS-İ ŞERİF)

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 96

 

Zatının şahitlik ettiği Vahdaniyetinin sırrıyla O’nu birle,

O halde O sana isim ve sıfatlarının sırlarını öğretecektir!

O zaman üzerine hakikatlerin bilgileri ve yarattıklarının sırları yansıyacaktır (tecelli edecektir).

Ve eğer sen bu çemberin içine girersen teemmul yap (derin düşün),

Ve onu tut,

Ve yakınlık secdesini artır,

O zaman Onun nurlarında fanî olursun.

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 97

 

Kendini orucun yemeği ile meşgul etme ki,

Onun sebebini (takvasını) kaybetmeyesin!

Ve farz kılınan sebebi ile de meşgul olma ki,

Riya ihlasın yerini almasın!

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 98

 

O seni imtihan ettiğinde (ibtila verdiğinde),

Sabretmelisin ve bunu dışa vurmamalısın!

Ve O sana verdiğinde, helal dairede ve doğru yerlerde harcayarak hamd edersen,

Fadlı ile nimeti ve adaleti ile engellemesi senin için aynı olursa,

Fakirlik ve zenginlik durumlarında

Ve kalbin bütün hallerde huzur içinde olursa,

Ve hiçbir durumda kendini değiştirmez ise,

Ve sen O’ndan razı olursan,

Seni velev ki imtihan etse,

Ya da sana ikram etse!

Bil ki, O senden razıdır!

Ve sende O’ndan razısın!

Ve bekle:

“Ey mutmain (itminana ermiş) nefis! Sen O’ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön!”

(FECR, 89/27,28)

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 99

 

Rıza, O’nun senden razı olması ve senin O’ndan razı olmandır.

Ve rızasızlık, senin O’nun rahmetinden umudunu yitirmendir,

Ve senin O’nu yarattıklarına şikâyet etmendir!

O’na ihtiyacı olan kimselere O’nu şikâyet etmekten sakın!!

 

Seyyid Mecdî Dawoud

 

———————————————————————————-

 

Hikmet: 100

 

Eğer dünyada her şeyin elinden alınırsa,

Onun dışında salih bir hanımın varsa;

Bil ki, Allah onu sana cennetteki hurilere kraliçe olarak takdir etmiştir,

Ve O senden dünyanda razıdır!

O zaman Rabbinin sana ettiği hediyeyi muhafaza et,

Ve O’na şükret ki, O da sana nimetlerinden daha çok versin,

Ve O’na hamd et ki, O da sana daha çok ikramda bulunsun.

“Dünyanın en iyi lezzeti salih bir hanımdır”

(HADİS-İ ŞERIF)

 

Seyyid Mecdî Dawoud