1- Her ikisinin kıssası da Mısır’da başladı.
2- Her ikisi de kayıptı.
3- Her ikisi de atıldı/bırakıldı:
Biri kuyuya, diğeri suya.
-Hz. Yusuf kuyuya atıldı. Onu sevmeyenler eliyle : kardeşleri
﴿ وَأَلْقُوهُ فِي غَيَابَتِ الْجُبِّ ﴾
“Onu kuyuya atın.” (Yusuf,10)
وَأَلْقُوهُ = atın = va alkûhu
Hz. Musa suya bırakıldı. Onu sevenin eliyle : Rabbinin emriyle annesi
﴿ فَأَلْقِيهِ فِي الْيَمِّ وَلَا تَخَافِي وَلَا تَحْزَنِي ﴾
“Onu suya bırak. Korkma ve üzülme.” (Kasas,7)
فَأَلْقِيهِ = bırak = fa alkîyhi
İki kelime arasında:
﴿ وَأَلْقُوهُ ﴾….و…..﴿ فَأَلْقِيهِ ﴾
va alkûhu….ve….fa alkîyhi
Birinci kelime: büyük bir kin ve nefret taşıyor.
İkinci kelime: büyük bir merhamet ve koruma taşıyor.
Çünkü birincisi insanların tedbîrindendir (planlaması). İkincisi ise insanların Rabbinin tedbîrindendir.
4- İkisi de şanlı (itibarı olan, önemli) bir sarayda yaşadı.
5- Musa’nın annesi, Musa için üzüntülüydü. Yusuf’un babası, Yusuf için..
6- Musa’nın kaldığı sarayda:
Musa’yı evlat edinmek isteyen, saray sâhibinin hanımı vardı.
﴿ وَقالَتِ امرَأَتُ فِرعَونَ قُرَّتُ عَينٍ لي وَلَكَ لا تَقتُلوهُ عَسى أَن يَنفَعَنا أَو نَتَّخِذَهُ وَلَدًا وَهُم لا يَشعُرونَ ﴾
“Ve Firavun’un hanımı: “Bana ve sana göz aydınlığı olsun. Onu öldürmeyin, belki bize yararı olur. Veya onu evlat ediniriz.” dedi. Onlar, olacakların farkında değillerdi.” (Kasas,9)
Yusuf’un yaşadığı sarayda:
Yusuf’u evlat edinmek isteyen, bir erkek vardı.
﴿ وَقالَ الَّذِي اشتَراهُ مِن مِصرَ لِامرَأَتِهِ أَكرِمي مَثواهُ عَسى أَن يَنفَعَنا أَو نَتَّخِذَهُ وَلَدًاَ ﴾
“Onu satın alan Mısırlı, hanımına dedi ki: Ona güzel bak, olur ki bize faydası dokunur veya onu evlad ediniriz.” (Yusuf,21)
7- Musa’nın yaşadığı sarayın sahibinin hanımı: Musa için güven kaynağı idi.
Yusuf’un yaşadığı sarayın sahibinin hanımı: Yusuf için eziyet ve endişe kaynağı idi.
8- Her ikisinin de erginliğe ulaşması hakkında Kur’ân, benzer iki sîğa (şekil, tarz) ile bahsediyor :
Yusuf’a (as) has olan sîğa:
﴿ وَلَمَّا بَلَغَ أَشُدّهُ آتَيْنَاهُ حُكْمًا وَعِلْمًا وَكَذَلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ ﴾
“(Yusuf) ergenlik çağına gelince; ona ilim ve hikmet verdik. İyi davrananları işte böylece mükafatlandırırız.”(Yusuf,22)
Musa’ya (as) has olan sîğa :
( وَلَمَّا بَلَغَ أَشُدَّهُ وَاسْتَوَىٰ آتَيْنَاهُ حُكْمًا وَعِلْمًا ۚوَكَذَٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ ﴾
“(Musa) erginlik çağına erişip olgunlaşınca, Biz ona ilim ve hikmet verdik. İyi davrananları işte böylece mükafatlandırırız.” (Kasas,14)
9- Musa’nın annesinin üzüntüsünü, Kur’ân şöyle anlatır:
﴿ وَأَصْبَحَ فُؤَادُ أُمِّ مُوسَى فَارِغًا ﴾
“Musanın annesi — kalbi (evladından başka bir şeyden) bomboş olarak — sabahladı.” (Kasas,10)
Yusuf’un babasının üzüntüsünü, Kur’ân şöyle anlatır:
﴿ يَا أَسَفَى عَلَى يُوسُفَ وَابْيَضَّتْ عَيْنَاهُ مِنَ الْحُزْنِ ﴾
“Ve onlardan yüz çevirdi de: Vah, yazık oldu Yusuf’a, dedi ve üzüntüsünden gözlerine ak düştü.” (Yusuf,84)
10- Yusuf’un kardeşleri, kardeşini kuyuya atan ve ona eziyet eden kimselerdi.
Musa’nın kız kardeşi ise, Musa’yı arayan ve ona yardım eden bir kimseydi.
11- Musa’nın annesi, Musa’yı aramak istedi ve Onun kız kardeşini gönderdi:
﴿ وَقالَت لِأُختِهِ قُصّيهَِ ﴾
“Musa’nın kız kardeşine “Onu takip et” dedi.”(Kasas,11)
Yusuf’un babası Yusuf’u aramak istedi ve Onun kardeşlerini gönderdi:
﴿ يَا بَنِيَّ اذْهَبُوا فَتَحَسَّسُوا مِن يُوسُفَ ﴾
“Ey oğullarım; haydi gidin, Yusuf’u araştırın.”(Yusuf,87)
12- Musa’nın annesinin, oğluna kavuşmak üzere ferahlamasının başlangıcı:
﴿ وَحَرَّمْنَا عَلَيْهِ الْمَرَاضِعَ ﴾
“Biz onun sütannelerden süt emmesini engelledik.”(Kasas,12)
Yusuf’un babasının, oğluna kavuşmak üzere ferahlamasının başlangıcı:
﴿ إِنِّي لَأَجِدُ رِيحَ يُوسُفَ ﴾
“Doğrusu ben Yusuf’un kokusunu alıyorum.”(Yusuf,94)
13- Alemlerin Rabbi Musa’nın annesine, oğlunu ona geri döndüreceğini vahyetti:
﴿ إِنَّا رَادُّوهُ إِلَيْكِ وَجَاعِلُوهُ مِنَ الْمُرْسَلِينَ ﴾
“Şüphesiz onu Biz; sana döndürecek ve peygamber yapacağız.” (Kasas,7)
Alemlerin Rabbi Yusuf’un babasına, oğlunu ona geri döndüreceğini vahyetti:
﴿ وَأَعْلَمُ مِنَ اللَّهِ مَا لَا تَعْلَمُونَ ﴾.
” (Ya’kûb): Ben sizin bilmeyeceğiniz şeyleri Allah tarafından biliyorum.”(Yusuf,86)
14- Musa’nın yaşadığı saray ehli, büyüdüğü zaman Musa ile çatıştılar ve onu kovdular:
﴿ فَخَرَجَ مِنْهَا خَائِفًا يَتَرَقَّبُ ۖ قَالَ رَبِّ نَجِّنِي مِنَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ ﴾
“Böylece oradan korku içinde (çevreyi) gözetleyerek çıkıp gitti: “Rabbim, zalimler topluluğundan beni kurtar” dedi.” (Kasas,21)
Yusuf’un yaşadığı saray ehli, büyüdüğü zaman Yusuf ile bağdaştılar (uyumlu oldular) ve onu kendilerine yakın kimseler arasına kattılar:
﴿ وَقالَ المَلِكُ ائتوني بِهِ أَستَخلِصهُ لِنَفسي فَلَمّا كَلَّمَهُ قالَ إِنَّكَ اليَومَ لَدَينا مَكينٌ أَمينٌ ﴾
“Hükümdar: -Onu bana getirin, yanıma alayım, dedi. Onunla konuşunca: -Bugün senin yanımızda önemli bir yerin ve güvenilir bir durumun vardır, dedi.”(Yusuf,54)
Yusuf’un kıssasında annesi zikredilmedi. Musa’nın kıssasında babası zikredilmedi.
Kur’ân’ı anlamak üzere tedebbür etmenin sonucu olarak ne güzel ve benzersiz bir kıyaslama…
Sayyid Magdy Dawoud