You are currently viewing ”Mesvâhu”-Yanlış Kavramların Düzeltilmesi ve Onlara Cevap

”Mesvâhu”-Yanlış Kavramların Düzeltilmesi ve Onlara Cevap

Mesvâhu (مثواه) (onun kalacağı, ikâmet edeceği yer) kelimesinin mana bilgisinin önemi:

Kur’ân-ı Kerîm’de geçmektedir. Fakat o hep ölüye taziye üzere tekrar edilmekteydi. Tâ ki bugün ben Şeyh Al-Albânî’nin (rahimehullah) fetvâsını okuyana kadar…

İşte sizlere Şeyh Al-Albânî’nin fetva metni:

Değerli kardeşler, Allah sizleri taziyeler üzere en hayırlı mükâfât ile mükâfâtlandırsın. Fakat ben, uyarmak istiyorum. Herhangi biri öldüğünde bazıları “rahimehullah ve ce’ale’l-cennete mesvâhu : Allah ona rahmet etsin ve mesvâhu (kalacağı, ikâmet edeceği yeri) cennet eylesin.” diyor. Kur’ân-ı Kerîm’de bu mesvâhu (مثواه) kelimesini çokça aradım. Onun cennet ehli için geçtiğini görmedim. Ancak mesvâhu (مثواه) kelimesi cehennem ehli için geçmekteydi.

Öyleyse benimle birlikte gözlemle:

Kur’ân-ı Kerîm’de mesvâ (مثوى) (kalacak, ikâmet edecek yer) kelimesinin geçtiği 9 âyet bulunmaktadır.

Allahu Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

1- (سَنُلْقِي فِي قُلُوبِ الَّذِينَ كَفَرُوا الرُّعْبَ بِمَا أَشْرَكُوا بِاللَّهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِهِ سُلْطَانًا ۖ وَمَأْوَاهُمُ النَّارُ ۚ وَبِئْسَ مَثْوَى الظَّالِمِينَ)[151]  آل عمران

“Kendisi hakkında hiçbir delil indirmediği şeyi Allah’a ortak koştuklarından dolayı, küfre girenlerin kalplerine korku salacağız. Onların barınma yerleri ateştir. Zalimlerin kalacakları (ikamet edecekleri) yer ne kötüdür.”(Âli İmrân,151)

2- (فَادْخُلُوا أَبْوَابَ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا ۖ فَلَبِئْسَ مَثْوَى الْمُتَكَبِّرِينَ) [29] النحل

 “Öyleyse içinde ebedi kalıcılar olarak cehennemin kapılarından girin. Büyüklük taslayanların kalacakları (ikâmet edecekleri) yer ne kötüdür.”(Nahl,29)

3- (وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِالْحَقِّ لَمَّا جَاءَهُ ۚ أَلَيْسَ فِي جَهَنَّمَ مَثْوًى لِلْكَافِرِينَ) [68] العنكبوت

“Allah hakkında yalan uydurup iftirâ edenlerden veya kendisine Hakk geldiği zaman onu yalan sayanlardan daha zalim kim vardır? Yoksa kâfirler için cehennemde kalacakları (ikâmet edecekleri) yer mi yok?”(Ankebût,68)

4- (فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنْ كَذَبَ عَلَى اللَّهِ وَكَذَّبَ بِالصِّدْقِ إِذْ جَاءَهُ ۚ أَلَيْسَ فِي جَهَنَّمَ مَثْوًى لِلْكَافِرِينَ) [32] الزمر

“Allah’a karşı yalan uyduranlardan ve kendisine getirilip (gösterildiğinde) doğruyu yalanlayandan daha zalim kim olabilir? Kâfirler için, cehennemde kalacakları (ikâmet edecekleri) yer mi yok?”(Zümer,32)

5- (وَيَوْمَ الْقِيَامَةِ تَرَى الَّذِينَ كَذَبُوا عَلَى اللَّهِ وُجُوهُهُمْ مُسْوَدَّةٌ ۚ أَلَيْسَ فِي جَهَنَّمَ مَثْوًى لِلْمُتَكَبِّرِينَ)[60] الزمر

“Kıyâmet günü, Allah’a karşı yalan söyleyenlerin yüzlerinin kapkara olduğunu görürsün. Büyüklenenler için cehennemde kalacakları (ikâmet edecekleri) yer mi yok?”(Zümer,60)

6- (قِيلَ ادْخُلُوا أَبْوَابَ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا ۖ فَبِئْسَ مَثْوَى الْمُتَكَبِّرِينَ)[72] الزمر

“Onlara: (Öyle ise) “İçinde ebedi kalıcılar olarak cehennemin kapılarından (içeri) girin; kibirlenip büyüklüğe kapılanların kalacakları (ikâmet edecekleri) yer ne kötüdür!” denilecek.”(Zümer,72)

7- (ادْخُلُوا أَبْوَابَ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا ۖ فَبِئْسَ مَثْوَى الْمُتَكَبِّرِينَ) [76] غافر 

“İçinde ebedi kalıcılar olarak cehennemin kapılarından (içeri) girin; kibirlenip büyüklüğe kapılanların kalacakları (ikâmet edecekleri) yer ne kötüdür!”(Ğâfir,76)

8- (فَإِنْ يَصْبِرُوا فَالنَّارُ مَثْوًى لَهُمْ ۖ وَإِنْ يَسْتَعْتِبُوا فَمَا هُمْ مِنَ الْمُعْتَبِينَ)[24] فصلت

“Şimdi eğer sabredebilirlerse, artık onlar için kalacakları (ikâmet edecekleri) yer ateştir (cehennemdir). Eğer onlar (Allah’ı) hoşnut etmek üzere (tekrar dünyaya) dönmek isterlerse, kesinlikle bu istekleri kabul olunmayacaktır.”(Fussilet,24)

9- (إِنَّ اللَّهَ يُدْخِلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ ۖ وَالَّذِينَ كَفَرُوا يَتَمَتَّعُونَ وَيَأْكُلُونَ كَمَا تَأْكُلُ الْأَنْعَامُ وَالنَّارُ مَثْوًى لَهُمْ) (12) محمد

“Şüphesiz ki Allah imân edip sâlih ameller işleyenleri altından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. İnkâr edenler ise geçici olarak faydalanıp durmakta ve hayvanların yemesi gibi yemektedirler. Onların kalacakları (ikâmet edecekleri) yer cehennemdir.”(Muhammed,12)

Fetvâ:

“Kalacağı son yere (مثواه – mesvâhu) gitti.” sözü küfür lafzıdır.

Şeyh Al-Albânî rahimehullah dedi ki:

“Yayınlarda (kaynaklarda) ve diğer yerlerde söylediklerine göre;

‘Kalacağı son yer (مثواه – mesvâhu) küfür lafzıdır.’

**Lütfen mesvâhu (مثواه) kelimesinin bu yanlış anlayışının düzeltilmesine çalışılmalıdır. Allah sizleri hayırla mükâfâtlandırsın.

Magdy Dawoud’un Cevabı:

Bu doğru değildir. Onun bu konudaki delilleri yeterli değildir ve hata ve yanılgıdır. Onun Kur’ânî kıyaslaması sonucu yaptığı çıkarım hatalıdır.

Allahu Teâlâ Yûsuf sûresinde şöyle buyurmaktadır:

(وَقَالَ الَّذِي اشْتَرَاهُ مِن مِّصْرَ لِامْرَأَتِهِ أَكْرِمِي مَثْوَاهُ…) [21] يوسف

“Onu satın alan Mısırlı, karısına dedi ki: ‘Onun kalacağı yeri güzel hazırla…’ “(Yûsuf,21)

Allahu Teâlâ Âli İmrân sûresinde şöyle buyurmaktadır:

(سَنُلْقِي فِي قُلُوبِ الَّذِينَ كَفَرُوا الرُّعْبَ بِمَا أَشْرَكُوا بِاللَّهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِهِ سُلْطَانًا ۖ وَمَأْوَاهُمُ النَّارُ ۚ وَبِئْسَ مَثْوَى الظَّالِمِينَ) [151] آل عمران

“Kendisi hakkında hiçbir delil indirmediği şeyi Allah’a ortak koştuklarından dolayı, küfre girenlerin kalplerine korku salacağız. Onların barınma yerleri ateştir. Zâlimlerin kalacakları (ikâmet edecekleri) yer ne kötüdür.”(Âli İmrân,151)

El-Mesvâ (المَثوَى): Oturmak, makâmında ikâmet etmek, yerleşmek anlamında kullanılan sevâ (ثَوَى) fiilinin ism-i mekânıdır (mekân ismidir).

El-Me’vâ (المأوى): Karşılama mekânı anlamındaki ism-i mekândır.

El-Mesvâ, olumlu ve olumsuz iki durum için de kullanılmakta. Aynı şekilde El-Me’vâ da öyle. Allahu Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

(عِنْدَهَا جَنَّةُ الْمَأْوٰىۜ..) [15] النجم

“Ki Cennetü’l-Me’vâ da onun yanındadır.”(Necm,15)

Dolayısıyla her iki lafız da Kur’ân-ı Kerîm’de olumlu ve olumsuz olarak iki türde de kullanılmaktadır. Yazarın işâret ettiğini Kur’ân da zikretmiştir.

Vallâhu Teâlâ A’lâ ve A’lem

Allahu Teâlâ anne ve babalarınıza geniş bir rahmet ile rahmet etsin. Onları tamamen affetsin. Onları kitap ve hesaptan muâf tutsun. Onlara bütün enbiyâ, şühedâ ve anne ve babalarımız ile, Müslümanların ölmüşleriyle beraber Firdevsu’l-A’lâ’da merhamet etsin.

Sayyid Magdy Dawoud