“ALLAH, YEDİ GÖĞÜ VE YERDEN BİR O KADARINI YARATANDIR.”
(TALAK, 12)
Kelâmullah’a göre göklerin ve yerlerin sayı ve miktarı mm ve mg’ına kadar aynıdır yani birbirine eşittir.
Birinci kat yerde bizler yaşıyoruz. Aşağı doğru ikinci katta Ye’cûc ve Me’cûc diye ifade edilen yaratıklar bulunmaktadır.
Üçüncü kattan yedinci kata kadar ateş mevcuttur.
İbni Abbâs (ra): “ARZ‘IN (EN ALT) YEDİNCİ KATINDA KAFİRLERİN RUHLARI VE KİTAPLARI (AMEL DEFTERLERİ) BULUNMAKTADIR.”
Arz ‘ın birinci katıyla ikinci katı arasındaki kapı Ye’cûc ve Me’cûc’ün birinci kata yani Arz‘ın yüzeyine çıkacakları kapıdır. Onlar ortaya çıktıklarında zaten ahir zamanın sonu demektir. Kıyametle birlikte o ilk iki katı da ateş alacaktır.
Kıyametten sonra Arz‘ın yedi katı cehenneme, göklerin yedi katı da cennete tebdil edecek, yani dönüşecektir. Sekizinci cennet olan Cennetu’l Firdevs ise yedinci kat gök ile Arş-ı Âlâ arsındadır. Arş-ı Âlâ‘nın tabanı Firdevs-i Ala’nın çatısı olacaktır.
Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimizin eşlerinden Medine’den Mekke’ye seyahat ederken Mekke sınırlarında vefat ederek oraya defnedilen Hz. Meymune (ra) bir defasında Allah Resulüne (sallallahu aleyhi ve sellem) Sina hakkında sordu. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) da dedi ki:
“SİNA MAHŞER VE MANŞER (DİRİLİŞ VE HESAP) YERİDİR.”
Ayrıca Mü’minlerin Annesi Hz. Meymune (ra) hakkında hacıların fazla bilgileri olmadığı için kabrinin yanından geçerken fark bile etmiyorlar. Hz. Meymune (ra) Rasulullah Efendimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) cariyesiydi ve onunla evlendi. Hastalandığında nereye defnedilmek istediğini sorduklarında Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ile evlendiği evin yanında defnedilmek istediğini söyleyince Müslümanlar oraya defnettiler. Allah o mübarek annemizden razı olsun.
Konumuza tekrar dönüyoruz: Şam bölgesi Suriye, Ürdün, Lübnan ve Filistin ülkelerinden müteşekkildir. Şam ise Sina beldesinin bir parçasıdır ve değilse de o mübarek yerle komşu konumundadır.
Mahşer yeri Sina yeri olacaktır. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’ın kabrinin olduğu yer ise göklerden mahlukata gelen rızık kapısıdır ve ibadetler de oradan yukarı çıkmaktadır. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurmuştur ki:
“SİZİN AMELLERİNİZ BANA ARZ OLUNUR. EĞER HAYIR GÖRÜRSEM ALLAH’A HAMD EDER, ŞER GÖRÜRSEM ALLAH’A İSTİĞFAR EDERİM.”
Allahu Teala ise şöyle buyurmaktadır:
“GÜZEL SÖZLER ANCAK O’NA YÜKSELİR. SALİH AMELİ DE GÜZEL SÖZLER YÜKSELTİR.’’ (FATIR, 10)
Mescid-i Aksa ise Arz‘dan göklere peygamberlerin (as) çıktıkları ve yükseldikleri yerdir. Bu nedenle Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) da oradan çıktı miraca.
Mahşerde sırat köprüsü Mescid-i Aksa’dan Mescid-i Haram’a kadar olacak. Cehennem ile cennet arasındaki kapı Kâbe olacaktır. Demek ki Kâbe’nin altına doğru cehenneme ve derekelerine/katlarına ve üstüne doğru ise cennete ve derecelerine/katlarına çıkacaktır. (Arapça’da yukarı doğru olana derece ve aşağı doğru olana ise dereke denir) Beyt-i Ma’mûr ise cennetin sekizinci katı olan Cennetu’l-Firdevs’in merkezidir.
Mü’minlerin Arz‘dan ta yedinci kat göğe yükseliş yeri ise Kâbe’dir. Mü’min namazı huşu ile kılarsa Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’ın da: “NAMAZ MÜ’MİN’İN Mİ‘RÂCIDIR.” hadisinde buyurduğu gibi ruhu miraç yapar ve birinci semadan ta yedinci semaya kadar yükselir. Demek ki mü’min huşu içinde nerede namaz kılarsa kılsın, ruhu el-Beytu’l-Haram’dan, el-Beytu’l[1]Ma’mûr’a kadar yükselir (çıkar). Bir mü’minin ruhu, namazı huşu içinde kıldığı vakit nasıl yukarı çıkarsa aynı şekilde tavaf yapanlarınki de çıkar. Yedi şavt bir tavaftır. Her şavtta bir göğe çıkarlar ve yedi şavt yedi kat göğe yükseliştir.
El-Beytu’l-Haram’da huşu ile tavaf yapanlar için bu böyledir. Ruh her tavafın her şavtı ile bir kat göğe yükselir, ta ki yedinci kata ulaşana dek ve sonunda el-Beytu’l-Ma’mûr’da melekler ile tavafını yapar. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’ın da buyurduğu gibi: “TAVAF TIPKI NAMAZ GİBİDİR.” Ve namazda miraç var ise, o halde tavafta da miraç vardır.
Mahşerde ehl-i cennet Kâbe’nin yerinden cennetin derecelerine çıkacaklar.
Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bir hadîs-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur:
“DENİZLERDE YOLCULUK ANCAK HAC İÇİN VEYA ALLAH’IN RIZASINI KAZANMAK İÇİN YAPILIR. ZİRA DENİZİN ALTINDA ATEŞ VE ATEŞİN ALTINDA İSE YİNE DENİZ VARDIR.”(EBU DÂVUD, 2130)
O vakitler elbette Müslümanlar magma (ateş/lav) olayını anlayamazlardı.Bu bilgiyi ancak imanlarıyla kabul ettiler. Bugünün bilimi ve teknolojisiyle insanlar magma olayını tespit etmişlerdir. Seyyidina Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) hiçbir zaman deniz kenarına gitmediği halde bize magmadan haber vermiştir.
Allahu Teala kıyamette yerin vidalarını söküp atacaktır. Dağlar, Kur’ân ayetinin ifadesiyle bakın nasıl olacak:
“DAĞLAR ATILMIŞ RENKLİ YÜN GİBİ OLURLAR.” (KARİA, 5)
Dağların görevlerinden birisi de alt denizleri kara parçalarının altlarına sızarak yumuşatmasını önlemektir. Sizler de görmüşsünüzdür, deniz sahillerinin yakınlarında genelde sıradağlar vardır. Zira onlar yerin vidalarıdırlar. (Cezayir’in Tilmisân şehrinde bulunan bir dağ içerisindeki vidaların resimleri için kitabın sonuna bak).
Kıyamette dağlar yerlerinden söküldüğünde denizin altındaki magma (lav) deniz suyuna karışarak içerisinde barındırdığı gazlar dolayısıyla patlamalar meydana getirecektir.
Bakınız Allahu Teala Kur’ân-ı Kerîm’de ne buyurmaktadır:
“DENİZLER KAYNATILDIĞINDA (ATEŞLENDİRİLDİĞİNDE).” (TEKVİR, 6)
Bebeklerin saçlarını ağartacak olan felaket işte öyle bir felaket.
Özet:
Arz‘ın birinci katında insanlar ve hayvanlar yaşamaktadırlar.
Arz‘ın ikinci katında Ye’cûc ve Me’cûc yaşamaktadırlar.
Arz‘ın üçüncüden yedinci katına kadar ise ateş bulunmaktadır.
Kıyametten önce Allahu Teala bir ılık rüzgâr gönderecek ve o rüzgarla birlikte mü’minlerin ruhları kabzedilecektir.
Kıyamet kafirlerin başlarına patlayacaktır.
Dört şey vardır ki dünyaya ait değildir:
1 – Kur’an
2 – Demir
3 – Ravâsi
4 – Ruh
Bu dördü arza ait şeyler değildir, sonradan arza (dünyaya) indirilmiştir.
• Kur’an’ın aslı Levh-i Mahfuz’dadır ve arza indirilmiştir:
“DOĞRUSU SANA VAHYEDILEN BU KİTAP, LEVHI MAHFUZ’DA BULUNAN ŞEREFLİ BIR KURAN’DIR.”(BURÛC, 21-22)
“BIZ ONU, AKIL ERDIRESINIZ DIYE ARAPÇA BIR KUR’AN OLARAK INDIRDIK.” (YUSUF, 2)
• Ruhlar ise ruhlar aleminden indirilmiştir.
• Demir de indirilenler arasındadır:
“DEMİRİ BİZ İNDİRDİK.” (HADÎD, 25)
• Ravâsi de arza verilmiştir:
“O, GÖKLERİ DİREKSİZ YARATTI, ONLARI GÖRÜYORSUNUZ. YER İÇİNDE DE SİZİ ÇALKALAR DİYE RAVÂSİ (BALANS-AĞIRLIKLARI) BIRAKTI…” (LOKMAN,10)
Kur’an’ı Azîm arz’dan çekilecek. Ravâsi çekilecek. Demir çekilecek ve Mü’minlerin ruhları kıyametten önce çekilirken kıyamet kafirlerin başlarına kopacaktır.
Dağlar Arz‘dan sökülerek alınacak ve renkli yünler gibi savrulacaklardır. Deniz altındaki magma (lav/ateş) ikinci kata ve birinci kat denizlere ulaşacak ve bütün Arz‘ı ateş yumağı haline getirecektir. Magma içerisindeki gazlar nedeniyle bombalar gibi patlayacaktır ve denizler kaynatılacaktır.
Güneş ve Ay bir araya toplanacak ve dünyanın etrafında dönmeyecek ve sabit kalacaktırlar. Sina bölgesi mahşer meydanı olacak ve sırat köprüsü Mescid-i Aksa’dan Mescid-i Haram’a kadar uzanacaktır.
Yedi kat yer ateşle kaplanacak ve aşağı derekelere doğru indikçe hararet de fazla olacaktır. İşte orası yedi kat cehennem olacaktır.
Yedi gök yedi cennete dönüşecek ve sekizinci göğün tavanı Arş-ı Ala’nın tabanı olacaktır. Sekizinci cennet Cennetu’l-Firdevs olacaktır.
Allahu Teala aslında göklerin cennetlere dönüşeceğinin işaretini vermektedir. Allahu Teala Hadîd Suresinin 21. ayetinde şöyle buyurmaktadır:
“ENİ YERLE GÖĞÜN GENİŞLİĞİ KADAR” (HADÎD, 21)
Gökle yer bir fasulye tanesi gibiydi. Allahu Teala ortadan ikiye böldü ve üst kısmını yukarı çekti ve ondan yedi kat göğü yaptı ve aşağı parçadan da yedi kat yeri yaptı.
Bu bilgiler: Kur’an ayetleri, Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) hadisleri, keşif, basiret ve Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ile gerçekleşen diyaloglar neticesinde ilme’l-yakîn ve ayne’l-yakîn derecesinde elde edilmiş bilgilerdir.
Allahu Teala en Yücedir ve en iyi Bilendir
Seyyid Magdy Dawoud





