Buhâri ve Muslim rivâyet etmiştir ki, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
“Hüseyin bendendir. Ben de Hüseyin’denim. Kim Hüseyin’i severse, Allah da onu sever.”
İmâm Ahmed, Müsned’inde rivayet etmiştir ki, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
“Kendimi, çağrılıp icâbet etmiş gibi görüyorum (aranızdan ayrılıyorum) ; ben sizin aranızda iki paha biçilmez ağır emanet bırakıyorum. Onlar arzdan semaya uzanmış bir ip olan Allah’ın kitâbı ve benim Ehl-i Beyt’im olan soyumdur. Al-Latîf ve Al-Habîr olan Allah bana onların kıyamet günü Havz-ı Kevser başında tekrar bana dönünceye kadar birbirlerinden ayrılmayacaklarını haber vermiştir. Benden sonra bu iki emânete nasıl davranacağınıza bakınız.”
Heysemî iyi bir isnâd ile rivâyet etmiştir ki, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
“Allah’ım!
Onlara düşman olanların düşmanı ol.
Onlara yardım edenlere, yardım et (onları sevenleri sev)..”
Taberânî sahih hadis ehlinden rivayet etmiştir ki, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
“Kıyamet günü, benim sebep ve nesebim dışında bütün sebep ve nesepler kesilir.”
İmâm Ahmed rivâyet etmiştir ki, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
“Onlar insanların bel kemiğidir (en önemlisidir). Eğer onlar helâk olursa insanlar helâk olur.”
İmâm Ahmed rivâyet etmiştir ki, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
“İnsanlar ‘Kıyamet günü Rasulullah’ın akrabalığı fayda vermez’ diyorlar. Hayır! Vallahi, benim akrabalığım, dünya ve âhirette geçerlidir.”
Hâkim, hadîs-i şeyheyn (iki büyük önder Hz.Ebubekir ve Hz.Ömer’in ittifak ettiği hadîs) üzere rivayet etmiştir ki, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
“Ehl-i Beyt’imin buğzetmediği kimseyi Allah cehenneme atmaz.”
Tirmizi rivâyet etmiştir ki, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), Hz.Hasan ve Hz.Hüseyin hakkında şöyle buyurmuştur:
“Beni, onları (Hz.Hasan ve Hz.Hüseyin) ve onların annesini seven, kıyâmet günü benimle beraber olur.”
Bezzâr’dan naklen, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
“Ehl-i Beyt’imin misâli, Nuh’un gemisine benzer. Kim ona binerse kurtulur. Kim de onu terk ederse boğulur.”
Bezzâr’dan naklen, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
“Sizi nimetleriyle beslediği için Allah’ı seviniz, Allah sevgisiyle beni seviniz ve benim sevgimle de Ehl-i Beyt’imi seviniz…”
Taberânî’den naklen, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
“Nice topluluklar var ki benim nesebim ve akrabalık bağım hususunda bana eziyet ediyorlar. Kim benim nesebime ve akrabalık bağıma eziyet ederse, bana zulmetmiştir. Bana zulmeden, Allah’a zulmetmiştir.”
İbni Hibbân’dan naklen, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
“Nice insanlar var ki Ehl-i Beyt’im hususunda bana zulmediyorlar. Nefsimi elinde tutana andolsun ki, bir kul, beni sevinceye kadar iman etmiş olmaz. Zürriyetimi sevmedikçe de beni sevmiş olmaz.”
İmâm Ahmed Müsned’inde rivayet etmiştir ki, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
“Her erkeğin nesebi oğlu iledir. Benim neslimin devam ise kızım Fâtıma iledir.”
Taberânî’den naklen, ona da İbni Ömer’den (ra) naklen, Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) kendisine söylediği son söz şu olmuştur:
“Beni Ehl-i Beyt’imde arayınız…”
Taberânî’den, ona da İbni Abbas’tan (ra) naklen, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
“Bir adam rükun ve makâm arasında durur, namaz kılar, oruç tutar ve sonra Muhammed’in Ehl-i Beyt’ine buğzetmiş hâlde ölürse, cehenneme girer.”
Taberânî’den, ona da Osman bin Affan’dan (ra) naklen, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
“Kim Abdulmuttalib’in çocuklarından birine el uzatırsa, onun mükâfatı bu dünyada verilmez. Onun mükâfatı yarın benimle buluştuğu zamandır.”
Taberânî’den, ona da İbni Abbas’tan (ra) naklen, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
“Haşimoğulları ve Ensar’a buğzetmek küfürdür. Araplara buğzetmek nifâktır.”
İmâm Ahmed’den naklen, Âişe (ra) şöyle demiştir:
“Rasulullah’ın yanına biri girdiği zaman, O şöyle derdi:
Ya Âişe, senin kavmin (Ehl-i Beyt) bana kavuşmada (bana yakın olmada) benim ümmetimden daha hızlı.'”
Buhârî’den naklen, Ebubekir (ra) şöyle demiştir:
“Muhammed’i, O’nun Ehl-i Beyti’nde arayınız…”
İbni Asâkir’den naklen, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Hz. Abbas hakkında şöyle buyurmuştur:
“Cibrîl bana eğer Abbâs gelirse sesimi alçaltmamı emretti, tıpkı size benim yanımda seslerinizi alçaltmanızı emrettiği gibi…”
Hâkim’den naklen, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
“Muhammed’in nefsini elinde tutana andolsun ki, Allah ve Rasûlü için sizi (Ehl-i Beyt) sevmedikçe, bir adamın kalbine iman girmez.”
Sayyid Magdy Dawoud