Herkes Besmele (Bismillahirrahmânirrahîm) ile Nuh’un (as) gemisine binsin.
Diğer Kurtuluş Gemisi de La ilahe illallah Muhammeden Rasulullah.
Dünyanın, ahiretin ve Levh-i Mahfuz’un ve bütün Universum’un sırrı Besmele’dedir.
Cennet ve Cehennemin sırrı Besmele’dedir.
Bereketin sırrı Besmele’dedir.
Cennetin kapısı Besmele’dedir.
Cehennemin kapısı, Besmele’dedir.
Besmele Allah’tan başka herkesi ve her şeyi sarar ve örter.
7 gök, 7 yer ve Arş-u lâ Besmele’nin birinci harfindedir.
İhlaslı söylenen Besmele şeytanı yakar ve iblisi uzaklaştırır.
Besmelenin İlk harfi böyleyken gerisinde neler neler vardır düşünülsün.
Besmele’nin ilk harfi ile ikinci harfi arasında Allah’ın birliği yani Tevhîd vardır. Be (ب) ile Sîn (س) arasında A yani Arapçadaki Elif harfi vardır. Elif’in içerisinde Uluhiyyet (İlahlık) ve Tevhid (birlik) vardır.
Ondan sonra ikinci harf olan Sîn س harfi gelir.
Sîn (س) harfinin anlamı: Allah’tan senin üzerine salat ve selam İslam ile ey Muhammed(sallallahu aleyhi ve sellem) Sonra 3. harf Mîm (م) anlamı Muhammed’dir.
Sonra Lafza-i Celal yani İsmullah الله (Allahu Teala’nın ismi)
Ve sır ise Lafz-ul Celal’de İsmullah-il Azam’dadır yani H( ه ) harfinde. İsmullah-i Azam son harftedir.
Sonra 3 kelime gelir الرحمن Bu kelimeye baktığımızda ilk harfin Elif olduğunu
görürüz ve Elif ( ا ) Uluhiyyet demektir.
İkinci harf Lâm (ل ) ve Allah ile alemlerin bağlantısını ifade eder.
Üçüncü harf Ra (ر ) ve Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)ile alemlerin bağlantısını ifade eder.
Dördüncü harf H ( ح ) Zira O (sallallahu aleyhi ve sellem) hamd eden Hamid’dir.
Ve sonra Mîm ( م ) harfi gelir ve Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) demektir.
Gelelim üçüncü kelimenin son harfine El-Rahman’ın son harfi olan N ( ن ) harfi gelir. Bu harf çok tehlikelidir. Allahu Teala Kalem Suresinde bu kelime ile yemin etti yani Nûn( ن) harfiyle. Manası ise şöyledir: Rasulullah Nurullah’tan (sallallahu aleyhi ve sellem) gelmiştir ve Allah’tan gelen Rasulullah’ın Nur’undan bütün mahlukat yaratılmıştır ve bu Nur’dan (ışıktan) Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bütün mahlukata Rahmet olarak gönderilmiştir.
Bu harf çok önemlidir, zira Rasulullah’ın(sallallahu aleyhi ve sellem) hakikati, Allah ile Resulü(sallallahu aleyhi ve sellem) arasındaki bağ ve sırlar Nûn ( ن) harfinin içindedir. Yaratılış bu harftedir ve herkesin rızkı bu harfin içindedir, ama sadece dünyada çünkü bu kelime Allah’ın bütün dünyayı Rubûbiyyet ile saran El-Rahman sıfatını göstermektedir. Bununla Müminler, kâfirler, iblis ve diğer şeytanlar yaşamak için her şeyi bulmakta. Yemek, içmek, nefes alıp vermek vs. gibi şeyler. Bu nedenle Rasulallah (sallallahu aleyhi ve sellem) diyor ki: “Eğer dünyanın Allah katında bir sineğin kanadı kadar değeri olsaydı bundan kafirlere bir yudum su dahi vermezdi.”
Bu yüzdendir ki Allah hem Müminlere hem kafirlere rızık verir. Bu Rububiyyet ile bağlantılı olan EL-RAHMAN(sıfatı) kelimesinin sırrıdır.
Allah Nûn = ن harfi ile yemin etti. Bu harf Allah dışında her şeyi ve herkesi kapsamaktadır.
Bu harfin üstünde nokta ن vardır ve bu nokta Allah’tan gelen sonsuz ışık(nur) ve o nur ise içinde Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’ın hakikatini barındırmaktadır.
Allah’ın ilk kulu, Allah’ı ilk öven ve Allah’a övgüsü en çok ve en yoğun olan ve bütün mahlukat istisnasız bundan dolayı yaratılmıştır.
O noktanın ن altında bir tabak = ن vardır. Bu tabak içerisinde yeri, göğü, Arş-u Ala’yı, Cennet ve Cehennemi barındırır.
İsra ve mirac gecesinde Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) nerde ve nasılı bilinmeyen, mahlukatın üzerinde bir yere gitti. Bu noktanın altında Levh-i Mahfuz ve Cennet ile Cehennem vardır.
Bütün Peygamberlerin sırrı Rasulullah’ın(sallallahu aleyhi ve sellem) vesilesiyle bu noktadan geldi. Bu 3. kelimeyi yani El-Rahman kelimesini bitiremeden son kelimeye geçelim yani El-Rahîm kelimesine.
EL-RAHÎM kelimesi Mahkeme-i Kübra’da yani hesap gününde sadece Müminlerle bağlantılıdır. Size bugün bütün yazdıklarım yeni ve ben kendimde hepsini bilmiyordum hepsini Levh-i Mahfuz’dan okuyorum.
El-Rahîm son kelime olarak Besmele’nin içinde özellikle kıyamet günü, ahiret içindir.
İçerisinde o malum gün için Rahmetullah ve Rasulullah’ın(sallallahu aleyhi ve sellem) şefaati vardır. Çünkü o gün onlar çok lazımdır, onlarsız olmaz.
İlk harf Elif (Uluhiyyet) Allah ile alakalı. O gün asla kimseden kimseye sahte kulluklar olmayacak ve kimse kimseyle şirk yapamayacak. Allahu Teala çağıracak ve soracak: “Limen-il mulk-il yevm, “Bugün mülk kimin?” Hiç kimse o çağrıya ve suale cevap vermeyecek çünkü veremeyecek ve nitekim Allahu Teala kendisi cevaplandıracak: “Lillahil Vâhid-il Kahhar.” “Bir ve karşı durulamaz güç Sahibi Allah’ındır.”
Sonra ikinci harf Lâm = ل harfi.
Kime? Kimin için?
Cevap ise Ra = ر Rasulullah(sallallahu aleyhi ve sellem) için.
Ne? Allahu Teala, Rasulüne (sallallahu aleyhi ve sellem) der ki: Sen alemlere ve bütün mahlukata rahmetsin. Sen Benim Rahmetimsin ve bu rahmetin tamamı 100 %. Sen bu rahmetin % 1 ni dünya’da harcadın ve % 99’u ise o güne saklanıyor. O zaman şefaat et, çünkü mutlaka o gün şefaate çok ihtiyaç olacak.
Ondan sonra 4. harf gelir, Ha = ح harfi. Hamd demek yani Rasulullah’ın(sallallahu aleyhi ve sellem) hamdi. Allah O’na ilham verecek ki o gün için saklanılan o yeni hamd ile Allah’a hamd edecek ve ondan sonra Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şefaat etmeye yetkili olacak. Daha sonra Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) kime şefaat edecekse şefaati yanıt bulacak. Cinler ve insanlar için. Bu durum mükellef yaratıklar olan sadece bu iki cins için geçerlidir. Zira o iki cins aşağıda yani dünyada hayat sürmüş ve imtihan olunmuşlardır. Bu nedenle El- El-Rahiym deki Ye = ي harfinin altındaki iki nokta insan ve cin taifelerini ifade eder.
Sonra Besmele’nin son harfi Mîm = م gelir. Bu ise o gün hakikatiyle belirecek olan Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem). Ashab-ul Cennet yani onun vesilesiyle Allah’a kulluk edenlerin Cennete ve Ashab-un Nâr’ın da yani onun yolundan ve izinden gitmeyenlerin de Cehenneme gitmesine vesile olacaktır.
Besmele’nin baş harfi olan Be = ب : İle, …dan (O’nunla, O’ndan) birlikte ve beraber anlamlarına gelmektedir yani refâgat ifade eden bir bağlaçtır. Mîm = م ise Besmelenin son harfidir. Yani mana bağlantısını şu şekilde ifade edebiliriz: Her şey Allah’tan Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) ile meydana gelmiştir. Yani Sevgili Peygamberimiz Efendimiz(sallallahu aleyhi ve sellem) olmasaydı hiçbir şey olmayacaktı varlıkta sadece Allah olacaktı.
Allahumme salli alâ seyyidina Muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihi ve sellem.
Bu risale Besmelen’in anlamının sadece küçük bir özetiydi yani sadece bir branşı. Besmelenin sonsuz branşları vardır bu sadece okyanustan bir damla idi. Besmele’nin sırları hakkında Hz. İbn Abbas(ra) demiştir ki: “Bütün dünyanın ve ahiretin sırları Levh-i Mahfuzda toplanmıştır ve Levh-i Mahfuz’un sırları ise 100 kutsal kitapta toplanmıştır ve 100 kitabın sırları 5 kutsal kitap’ta toplanmıştır ve 5 kitabın sırrı ise Kur’an-ı Kerîm’de toplanmıştır. Kur’an-ı Kerim’in sırları ise Fatiha Suresi’nde toplanmıştır ve Fatiha Suresi’nin sırları Besmele’nin içinde toplanmıştır ve Besmele’nin sırrına hâkim olan bütün dünyanın, ahiretin Levh-i Mahfuz’un ve Kainatın(Universum) sırlarını biliyor demektir. Bu nedenle Hz. Ali (ra)demiştir ki: “Besmele’nin sırrı katıksız ortaya çıktığı zaman ahir zamanı bekleyin.”
Ya Rabbi! Sırr-ı Azam ile senin İsmi Azam’ın Besmele’nin içinde yazan ve Besmele’nin bütün sırları ve korumasını, bereketini, şifasını, kurtarıcılığını ver bize. Zulümden, kötülüklerden, şerlerden ve Cehennemden koru. Amin. Velhamdulillahi Rabbil alemîn, vessalatu ves-selamu ala eşref-ül Murselin, ve alihit-Tahirin.
(Bir gün Avrupa’dan umreye gelen kardeşlerimle Mekke’de Haram-ı Şerifte itikâftayken teheccüd namazı kılarken, onların ortasındaydım. Hepimiz secdede uyuya kalmıştık ve Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) gelip bana bir ameliyat yaptı, zemzem suyu ile dolu olan bir testi getirip göğsümü ve karnımı yıkadı ve o sudan bana içirdi. Sonra beni cennete götürdü. Ramazan umresinde yaptığım ibadetlerden dolayı oldukça yorulmuştum.
Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) beni cennete götürdüğünde tarif edemeyeceğim şeyler gördüm. Irmaklar vardı ve orada bana yine tarif edemeyeceğim meyveler yedirildi. Sonra Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Kur’an’ı, bütün bilim ve ilimleri, bütün sırlarını ve her çeşit Kur’an tefsirlerini ve Kur’an’ı ilgilendiren zahir ve batın ilimleri ağzıma doldurup bana içirdi. Ve aynı şekilde hadis ilmi, fıkıh ilmi, diğer bütün İslam İlimlerini ve dünya ve ahiretle ilgili bütün ilimleri, zahir ve batın ilimleri var olduklarından bu ana kadar hepsini ağzıma doldurup içirdi. Sonra ulemanın kıyamete kadar söylediklerini ağzımın içine doldurdu ve şöyle dedi: “Bunlar insanların ihtiyaçlarına göre her zaman senin ağzından çıkacak.”
Bunların hepsi namazın son secdesinde oldu ve imam Allahu ekber dediğinde uyandım ve namaza devam ettim. Selam verdikten sonra sağ tarafımda Almanya’dan Türk olan …. ve Mısır’lı biri vardı. Ben sakindim ve tamamen hal sarhoşu olmuştum. Beni şaşırtan olay, …’ın bana bakıp şöyle demesi oldu: “Abi ben secdede uyuyakaldım ve Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’ın böyle böyle yaptığını gördüm. Ve bunları Almanca olarak söyledi, sol tarafımdaki Arap’ın anlamayacağı şekilde yani. Sonra o Arap olan kardeşimiz bana: “Kardeşim senin neyin var? Sen kimsin ve o yediklerinden bana niye vermedin? Ben böyle böyle gördüm…” dedi.)
Elhamdulillah ve eşşukrulillah. Allahumme salli alâ seyyidina Muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihi ve sellem.
Allahu Teala en Yücedir ve en iyi Bilendir
Prof.Seyyid Magdy Dawoud