You are currently viewing Al-fulk (gemiler) , al-cevâr.. (gemiler) arasındaki fark nedir?

Al-fulk (gemiler) , al-cevâr.. (gemiler) arasındaki fark nedir?

Sual:‬‬‬‬‬‬‬‬

Selamun Aleykum Amca.
Benim sorum var.

Allahu Teala şu ayetlerde şöyle buyuruyor:

Al-fulk (gemiler) , al-cevâr.. (gemiler)
Bu ikisinin arasındaki fark nedir?

Bununla birlikte yine ke’l-a’lâm buyuruyor. Türkçe tercümesinde (Arapça “cebel” olarak yazılan) “dağ” anlamında yazıyor. Gemi ve dağ arasında herhangi bir bağlantı var mı?

Ve Lokman Suresinin 31.ayetinde;

“..Hiç şüphesiz bunda çok sabreden (sabbâr), çok şükreden (şekûr) herkes için açık işaretler vardır.” Sabır ve şükrün, denizde yüzüp giden gemilerle alakası nedir?

وَلَهُ الْجَوَارِ الْمُنشَآتُ فِي الْبَحْرِ كَالأَعْلامِ (سورة الرحمن،24)

“Denizde koca dağlar gibi (ke’l-a’lâm) yükselen gemiler (al-cevâri’l-munşeât) O’nundur.” (Rahman, 24)

أَلَمْ تَرَ أَنَّ الْفُلْكَ تَجْرِي فِي الْبَحْرِ بِنِعْمَتِ اللَّهِ لِيُرِيَكُم مِّنْ آيَاتِهِ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّكُلِّ صَبَّارٍ شَكُورٍ (سورة لقمان،31)

“Görmez misin, size işaretlerini göstersin diye denizde gemiler (al-fulk) Allah’ın lutfuyla (nimetlendirmesiyle) nasıl yüzüp gidiyor! Hiç şüphesiz bunda çok sabreden (sabbâr), çok şükreden (şekûr) herkes için açık işaretler vardır.” (Lokman,31)

وَمِنْ آيَاتِهِ الْجَوَارِ فِي الْبَحْرِ كَالأَعْلامِ (سورة الشورى،32)

“Denizde dağlar gibi yüzen gemiler (al-cevâr), O’nun işaretlerindendir.” (Şura,32)


Cevap:

Selamun Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuhu.

Allahu Teala şöyle buyurmaktadır:

“وَلَهُ الْجَوَارِ الْمُنشَآتُ فِي الْبَحْرِ كَالأَعْلامِ.”

“Denizde koca dağlar gibi (ke’l-a’lâm) yükselen gemiler (al-cevâri’l-munşeât) O’nundur.”(Rahman,24)

“..gemiler (al-cevâr) O’nundur..”

Al-cevâr, al-câriye’nin çoğuludur ve al-câriye, denizde yüzüp giden, seyredendir.

Al-câriye (gemi) ve al-munşe’e (-inşa edilmiş, yükselen anlamında- gemi), yani:

Al-cevâr, al-câriye’nin çoğuludur.
Al-munşeât, al-munşe’e’nin çoğuludur.

Al-câriye’l-munşe’e, gemidir.

Denizde ke’l-a’lâm”; yani dağlar gibi..

Allah Subhanehu ve Teala burada, denizde akıp giden gemileri, denizde uzaktan görünen dağlara benzetmektedir. Burada al-câriye (yüzüp giden) sıfat olarak söylenmektedir. Çünkü o denizde yüzüp gitmektedir ya da hızla akıp gitmekte, seyretmektedir. Bu al-cevâri’l-munşeât yani gemilerin manasıdır.

Gemiler, al-fulk olarak da zikredilmektedir. Al-fulk da “gemiler”dir.

Allahu Teala’nın Lokman Suresindeki 31.ayetinde:

أَلَمْ تَرَ أَنَّ الْفُلْكَ تَجْرِي فِي الْبَحْرِ بِنِعْمَتِ اللَّهِ لِيُرِيَكُم مِّنْ آيَاتِهِ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّكُلِّ صَبَّارٍ شَكُورٍ (سورة لقمان،31)

“Görmez misin, size işaretlerini göstersin diye denizde gemiler(al-fulk) Allah’ın lutfuyla (nimetlendirmesiyle) nasıl yüzüp gidiyor! Hiç şüphesiz bunda çok sabreden (sabbâr), çok şükreden (şekûr) herkes için açık işaretler vardır.” (Lokman,31)

Burada Allahu Teala “Denizde yüzüp giden gemiler..” ayeti ile, bu gemilerin Allahu Subhanehu ve Teala’nın nimetlerinden olduğuna işaret etmektedir. Denizi bize musahhar kılmıştır (bizim hizmetimize vermiştir). Gemiler (al-fulk, as-sufun ya da al-cevâri’l-munşeât; bunların her biri aynı anlamdadır) onda akıp gitmektedir. O gemiler dağlar gibi yükselmekte ve bir ülkeden diğerine, bir mekandan diğerine mallar ve yolcular yani insanlar taşımaktadır. İşte bu, bizim hizmetimize verdiği Allah’ın bize nimetlerindendir.

Bu nedenle ondan sonra şöyle buyurmaktadır:

“..Hiç şüphesiz bunda çok sabreden (sabbâr), çok şükreden (şekûr) herkes için açık işaretler vardır.”

Yani ibtilalara sabretmemiz gerekiyor ve Allahu Subhanehu ve Teala’nın izniyle denizde akıp giden gemiler için olduğu gibi Allah’ın bize bahşettiği ve hizmetimize verdiği nimetlere çok şükretmemiz gerekiyor. Bu (gemiler), çok şükür gerektiren bir nimettir. Bu nedenle “şekûr” yani “çok şükreden” buyurmaktadır. (Bu, Arapça’da faûl veznindedir.)

Al-fulk ve al-cevâr..

Aralarındaki fark;

Al-cevâr yüzüp giden manasında sıfattır. Yani yüzüp gidiyor ve ism-i faildir. (Yani fiili yapandır.) Uyuyan, içen dediğimiz gibi.. Fiili yapandır.

Al-fulk ve al-câriye’nin anlamları aynıdır.

Bununla birlikte şöyle buyuruyor; ke’l-a’lâm (dağlar gibi) yani “dağlara benziyor.” Burada ke teşbihtir. Ke + Al-a’lâm yani “dağlar gibi..”

Al-a’lâm, al-alem’in çoğuludur. Al-alem, dağdır. Bu aralarındaki bağlantıdır. Bu benzetmedir.

Vallahu Teala Ala ve Alem

Sayyid Magdy Dawoud