Ateist: “Bir sorum olacak. Müslümanlar Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın kulu ve elçisi olduğuna şehadet ederler. Görmediklerim hakkında nasıl şahitlik edebilirim ki?”
M. Dawoud: “Seninle bu konu hakkında bir diyalog yapmak isterim.”
Ateist: “Tabii ki, iyi olur.”
M. Dawoud: “Öncelikle sana babanın Almanya’ya geliş hikayesini anlatarak konuya başlamak isterim. Baban bir gece oturma odasında bulunan koltukta uykuya dalar ve gözlerini açtığında birden bire kendisini Almanya’da bulur. Bir çimenlikte uzanmış halde etrafına bakınan baban ne bir insan, ne bir ev ne de fabrika görür. Gözlerini tekrar kapatır ve aradan bir süre geçtikten sonra tekrar gözlerini açar ve bakar. Bir de ne görsün! Yanında siz çocukları var, sadece anneniz yok. Bunları biliyor muydun?”
Ateist: “Bu anlattığın hikaye saçma ve uydurma.”
M. Dawoud: “Yoksa bu hikayenin doğruluğuna inanmıyor musun?” Ateist: “Kim inanır bu mantıksızlığa? Babam hangi trafik aracıyla Türkiye’den buraya geldi ve hani annem nerede. Biz kendiliğimizden birden mi var olduk?”
M. Dawoud: “Doğru söylüyorsun, aslında hiç kimsenin inanmaması gerekiyor ama maalesef bu tür hikayelere çok insanı inandırıyorlar. Oysaki her varlığın bir üreteni ve meydana geliş yolu vardır. Kainat bütün çapı ve içeriği ile bütüne hükmeden biri tarafından yapılmış ve yönetiliyor olmalıdır. Hem de her şeyi bilen ve güç yetiren BİRİ.
Bir başka örnek: “Bilgisayar, mühendisi tarafından tasarlanarak nihayetinde üretiliyor. O bilgisayarın sayılamayacak kadar çok becerileri olsa da kendisini tasarlayan ve üreten mühendisini ne görebilir ne de tanıyabilir.
Sen de universumda (kainat) diğer varlıklar gibi bir varlıksın. Kainatı kim yaratmışsa seni de elbette o yarattı. Hiçbir şey kendiliğinden var olmamış, her şeyi yaratan tarafından yaratılmıştır ve her şeyi yaratan ALLAH’tır.
Allahu Teala’yı kimse anlayamaz, kavrayamaz, idrak edemez ve gözünde canlandıramaz. Ancak Allah Subhanehu dilerse yazılımımızı değiştirir mesela ahiret yazılımımızı değiştirerek kendisini görebilecek bir software yükleyecek. Eğer o software’i burada programlarsa O’nu görmek mümkün olur yoksa ne yaparsak yapalım görme sınırlarımızı geçemeyiz. O’nu görmemek O’nun olmadığı anlamına gelmez, aksine eğer görme ve görmeme yeteneğine sahip birileri varsa muhakkak bu özellikleri yaratan birinin varlığına delalet eder. Allahu Teala’yı görmüyorsak zaten bu dünyada sadece gözlerimizle görmüyoruz aklımızla elbette görüyoruz, yani var olması muhakkaktır diyoruz.”
Bir başka örnek: “Şu an neredesin?”
Ateist: “Evimizin oturma odasındayım.”
M. Dawoud: “Odanın içi aydınlık mı yoksa karanlık mı?”
Ateist: “Oda aydınlık, çünkü odada yeterli miktarda ışık var.”
M. Dawoud: “Işığı görüyor musun?”
Ateist: “Odadaki ışığı görüyorum.”
M. Dawoud: “Sen gerçi odayı ve odanın içerisindekileri ışık vesilesiyle görüyorsun ama yine de ışığı göremiyorsun!”
Işığı bizzat ne görür ne de dokunabilirsin ancak eşyayı görebildiğin için ışığın varlığını kabul edersin yoksa eşyayı göremezdin. Etrafımızdaki varlıklar ışığın varlığına şahitlik eder biz de ışığın varlığına şehadet ederiz. Odadaki sandalyeyi, masayı, vitrini vesaireyi renkleri ve ebatlarıyla görürüz ancak onları görmemizi sağlayan ışığın kendisini göremeyiz. Ancak görememekle birlikte üzerinde düşündüğümüzde ortamda varlığına en çok inandığımız şey ışıktır.”
Ateist: “Doğru söze ne diyebilirim ki?”
M. Dawoud: “Kainattaki her şey Allah’ın varlığına şahit ve ispattırlar. Zira Allah her şeyi yaratmıştır ancak yarattıkları tarafından görünmez. Görünmeyişi ise varlığına şahitlik edilemez anlamına kesinlikle gelmez.
O’nu gözlerimizle göremesek dahi varlığına şehadet ederiz.”
Bir başka örnek: “Ruhun olduğuna inanıyor musun?”
Ateist: “Tabii ki inanıyorum.”
M. Dawoud: “Ruhunun var olduğuna şahitlik eder misin?”
Ateist: “Hiç düşünmeden şahitlik ederim.”
M. Dawoud: “Ruhunu görebiliyor ve başkalarına da gösterebiliyor musun?”
Ateist: “Ne kendim görebilir ne de başkalarına gösterebilirim.”
M. Dawoud: “Buna rağmen ruhunun varlığına şahitlik eder misin?”
Ateist: “Evet, çünkü hayatım ruhumun varlığına delildir. Bu nedenle şehadet ederim ama ne görebilirim ne de göstere bilirim.”
M. Dawoud: “Hem ruh hem akıl ta Adem (as)‘den beri görülmedikleri halde varlıkları genel anlamda herkes tarafından doğrulanır.”
Şimdi sende yaratılmış olan ve kendisine ruh ve akıl denilen varlıklar hakkında şehadet ettiğin halde onları gösteremiyorsun da onları ve tüm evreni yaratan Allah’ı nasıl görmeye kalkışıyorsun ve görmezsen şehadet edemeyeceğine hükmedebiliyorsun. Mantık bunun neresinde. Seni bilmem ama ben bu kadar delil içerisinde daha fazla beklemeden şehadetimi tazeliyorum: “Eşhedu en la ilahe İllallah ve eşhedu enne Muhammed’en abduhu ve Rasuluh.”
Eğer bu kadar delil yeterse sen de Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed (sallallahu Teala aleyhi ve sellem)’in Allah’ın kulu ve Rasulu olduğuna şehadet getir, eğer ikna olmadıysan sormaya devam et.”
Ateist: “Hocam Allah senden razı olsun. Tamamen ikna oldum. Ben de şahitlik ederim. “Eşhedu en la ilahe İllallah ve eşhedu enne Muhammed’en abduhu ve Rasuluh.”
Artık o bir ateist değil ikna olmuş bir mü’mindir. Allah onu ve bizi doğru yolda daima hidayet etsin.
(Bu diyalog 2015’te yaşanmıştır)
Allahu Teala en Yücedir ve en iyi Bilendir
Seyyid Magdy Dawoud