Orucu bozan şeyler ikiye ayrılır:
-Sadece kaza gerektirenler
-Kaza ve beraberinde kefaret gerektirenler
Birincisi : Sadece kaza gerektirenler;
1) Kasıtlı Olarak Yemek ve İçmek:
Eğer oruçlu kişi unutarak yer ve içerse ona bir zorluk yoktur. (kaza etmesi gerekmez.)
Ebu Hureyre (ra)’den naklen:
“Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular:
‘Kim oruçlu iken unutur ve yer-içerse, orucunu tamamlasın. Onu Allah yedirip içirmiştir.’
2) Kasıtlı Olarak Kusmak:
Eğer oruçlu kimseyi kusma tutarsa (istemeden kusarsa), oruçluya bir zorluk (kefaret vs.) yoktur.
Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular:
“Kim istemeden kusarsa, onun için bir kaza yoktur. (kaza etmesi gerekmez.) Kim kasıtlı olarak kusarsa, kaza etsin.”
3) Kadınlara Özel Hayz ve Nifas:
Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular:
“Kadın, hayız olduğunda namaz kılmıyor ve oruç tutmuyor değil midir?! Bu onun dininde noksanlıktır. (burada bahsedilen noksanlık, kadının imanının zayıflığı ile ilgili değildir.)”
4) İstimnâ:
Bu, cimâ dışında herhangi bir yolla meninin kasıtlı olarak çıkarılmasıdır:
Nebi’den (sallallahu aleyhi ve sellem) naklen:
“Allah Azze ve Celle şöyle buyuruyor:
‘Benim için olan orucun karşılığını ben veririm. Kul, şehvetini ve yeme-içmesini benim için bırakır. Oruç kalkandır. Oruçluya iki sevinç vardır. Biri iftar yaptığı zaman, diğeri Rabbine kavuştuğu zaman. Oruçlunun ağız kokusu, Allah katında miskten daha güzeldir.’ “
-Kimden ihtilam neticesinde meni çıkarsa, ona bir zorluk yoktur. (bir kaza ve kefaret gerekmez.)
5) İftar Niyeti:
Eğer bir kimse Ramazan ayının bir gününde oruç tutmaya niyetlenir ve sonra iradesiyle orucunu vaktinden önce açmaya azmederse, orucu bozulur; velev ki gün boyunca yeme-içmeden sakınsa bile.
Çünkü niyet, orucun gerekli rükünlerinden biridir. Oruç ancak niyet ile sahih (doğru) olur.
Ömer bin Hattab (ra)’dan naklen:
“Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu işittim:
‘Ameller ancak niyetlere göredir. Her insan, niyeti neyse odur.’
İbni Hazm rahimehullah şöyle dedi:
“Oruçlu bir kimse eğer orucu bozmaya kastederse, niyetlenirse, orucu bozulur; velev ki yemese, içmese ve cinsel ilişkiye girmese bile.”
6) İslam Dini’nden Dönme:
Allahu Teala şöyle buyurmaktadır:
“Andolsun, sana ve senden önceki peygamberlere şöyle vahyedildi: “Eğer Allah’a ortak koşarsan elbette amelin boşa çıkar ve elbette ziyana uğrayanlardan olursun.” (ZÜMER,65)
*İkincisi : Kaza ve beraberinde kefaret gerektirenler ;
- bu ise sadece cimâ iledir :
Eğer erkek, karısı ile kasıtlı olarak (bilerek), Ramazan sabahında, karısı razı iken ve her ikisi de oruçlu olduğu halde birleşirse, ikisinin de oruçları bozulur. Her ikisine de kefareti ile birlikte bugünü kaza etmek düşer. Bu, mümin kadının da boynunun borcudur.
Eğer ikisi de yapamayacaklarsa, onlara düşen, birbirini takip eden iki ay boyunca oruç tutmaktır. Eğer yine yapamayacaklarsa, her ikisine de düşen, 60 fakiri doyurmaktır.
Yine yapamayacaklarsa geniş (rahat) bir zaman sürecinde kefareti ödemek onların sorumluluğundadır. Ancak eğer kadın bundan hoşlanmayacaksa, öncelikle kocasının kendisi adına ödemesi için uğraşmalıdır.
Eğer bundan sonra erkek, eşiyle birleşirse, kadın için kefaret yoktur. Ancak sadece bugünü kaza etmesi gerekmektedir. Ayrıca eğer kocası kadınla, gündüz o uyurken birleşirse, bir gündüz vakti içerisinde birden fazla kez birleşirse, erkeğin o günü kaza etmesi ve birkaç defa birleşmeye karşı sadece bir günün kefaretini ödemesi gerekir.
(İbni Kudame/Al-Muğni)
Ebu Hureyre’den (ra) naklen:
“Bizler Nebi’nin (sallallahu aleyhi ve sellem) huzurunda oturmakta iken, O’na bir adam geldi ve şöyle dedi:
“Ya Rasulallah(sallallahu aleyhi ve sellem)! Mahvoldum.”
Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
“Neyin var?”
Adam:
“Oruçlu iken eşimle beraber oldum.”
Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular:
“Onun boynunda da bir borç görüyor musun? (yani ; “o da kasıtlı olarak mı sana ortak oldu?”)
Adam:
“Hayır.”
Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
“Birbirini takip eden iki ay boyunca oruç tutabilir misin?”
Adam:
“Hayır.”
Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
“60 fakiri doyurabilir misin?”
Adam:
“Hayır.”
Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) biz bu duruma şahit olurken bekledi. Sonra içinde hurma olan bir sepet getirdi ve dedi ki:
“Soran kişi nerededir?”
Adam dedi ki:
“Benim.”
Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
“Bunu al, tasadduk et (sadaka olarak harca).”
Adam:
“Benden daha fakir biri olabilir mi ki Ya Rasulallah(sallallahu aleyhi ve sellem)? Vallahi şehrin iki tarafında benim ev halkımdan daha fakir bir ev halkı yok..”
Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) dişleri görününceye kadar güldü ve sonra dedi ki:
“Onunla aileni doyur.”
Sayyid Magdy Dawoud